06 Nisan 2007

Yağmur.....

Yanında aşkın varken bir şemsiyenin altında sarmaş dolaş yürüyorsan,
Utangaç bir kız gibi çisil çisil yağarak, çam kokularını burnuna dolduruyorsa,
Tahtadan yapılmış dağ evinin penceresinden kendisini seyre dalmışsan,
Bir bardak çay eşliğinde camdan seyrediyorsan,
Denizin içindeyken yağmaya başlamışsa:)
Bereket getirmişse,
Yaz yağmuru olduysa,

GÜZEL.....

Yukarıdaki şartlar altında yağmuru seviyorum onun dışında sevmiyorum kendisini.
Stres yaratıyor bende. Saçlarım....kurumayan çamaşırlar...yeni silinen camlar.. trafik.... ıslanınca jilet gibi kaygan olan asfaltlar .... çamura batma... oynak kaldırım taşlarına dikkatli bas...

Şehir karanlık olunca insanın gözüne ne kadar çirkin, kirli, beton... görünüyor.

Yeni resmime başladım. Değişik bir çalışma olacak. Bende merak ediyorum vallahi sonunda ne çıkacak diye. Yine paylaşırım sizinle.

Randevularım, nazanla gidilecek tiyatro, sinema, etkinlik tarihleri vs.ayarlamak için bende defter tutmaya başladım artık. Şu gün uygun musun diye sorana bi dakka deyip deftere bakıyorum vallahi:)Yakın gözlüğüde takarsam tam olacak:)

Geçen ay takvimimde bir tarih işaretlemişim yanına da yazmışım "dua edilecek" ! :)

Şimdi şu satırları yazarken şiddetle evimde olma isteği duyuyorum. Neyse ki bugün Cuma.
 Seni seviyorum Cuma.

nimet
her zaman cumartesi

7 yorum:

Adsız dedi ki...

Ankara'nın en merkezinden uzak balkonda yaklaşık 8 tanesi patladı bile lalenin:)
Bir de defterine not alır mısın? Nazan'a Su vermeyi unutma diye:)
Bu yazın nedense içimi ısıttı

[ fiкяiмiи iиcє güℓü ] dedi ki...

Nimetçiiiiim, yağmurda yürüyelim mi romantik romantik..
Bi dakka hayatım defterime bakayım.:))) İyiymiş bu.:)))
Bizim burada laleler çok ta, öküz de çok.. dün geçerken baktım, yolmuşlar yer yer.:(((

CRESCENT dedi ki...

Şu defterinde bize de bir gün ayırsan da görüşsek :))

nimetin.blogspot.com dedi ki...

sardunyam benim Nazanım Su suz yapamaz:) Devamlı Su lamak lazım onu:)
bu yazım üzerine bana attığın mail ile birlikte birbirimize 14 kez yanıtla yapmışız:)) saydım az önce:)

nimet

nimetin.blogspot.com dedi ki...

fikriminince gülü:) Ankarada çiçeklere elleşen yok ya:) çok ilginç. ama dikilen çiçeklerde hep bir sembolü temsil ettiği için bozmak istemiyor olabilirler yada ilgilerini çekmiyor olabilir:))


nimet

nimetin.blogspot.com dedi ki...

crescentim benim:))) sen yıldızlı dipnotsun her zaman. dipnotta derki "crescentin bir telefonu yeter" :))

nimet

kurunane dedi ki...

öğrenciliğim ankarada geçti. ankaranın düzenini severim ama gerçekten çok gri ve kasvetli bir şehir. havasında bürokrasi kokuyor :) kaç sene oldu görmeyeli. bursadan mersine giderken otobüsler ankara otogarına giriyorlardı. şehir dışındayken bile yüreğim bi garip atmaya başlıyordu.

yağmur konusunda sana katılıyorum, bende sevmem.