İŞYERİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İŞYERİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Eylül 2011

ORKİDEM

Benim çiçeğim olma talihsizliği yaşayan zavallı orkidem...
Gözünün içine bakıyorum, besin takviyeleri alıyorum, toprağını, saksısını değiştiriyorum, yapma orkide çiçeklerini yanına koyup özendiriyorum ama buna rağmen yüzünü güldüremedim.
Canlı çiçekler beni sevmiyor!!
 
Esas mevzu bu değil aslında. Esas mevzu benim ne zaman orkide çiçeği açacağım..! :)
Simdi;
Orkidem için besin takviyesi aldım. Pembe bir sıvı. Bu sıvıdan bir kapak bir litre suya eklenip orkideni sulayacakmışsın.
Tamam..
Bir litre suyun içine biraz döktüm o sıvıdan ara ara suluyordum. Geçenlerde farkettim orkide ek besinim (muhtemelen gübredir) benim içme sularımın arasına karışmış ve ben onu da içmişim!!!
Hala ölmedim ve ne zaman çiçek açağımı merak ediyorum.! :))
 
Neticede orkidem hala çiçeksiz, biraz küskün....

--
nimet

24 Eylül 2010

Kahve Falı :)

Son numaram
Kahve Falı
:)
Sevcanımla birlikte üniversite sınavını kazanıp öğlen tatillerinde test çözme faaliyetimiz sonlanınca haliyle bi boşluğa düştük :))

(Bu arada Sevcan işyerimden arkadaşım o da hep istediği Edebiyat bölümünü kazandı. )

Önceleri kahve içip "bakalım sınavı kazanacakmıyız" diye uyduruk uyduruk fal bakarak acayip eğlendik.

Sonraları olaya daha bilimsel yaklaşıp "yahu bunun kitabı vardı ben gördüm dur alalım" kısmına terfi ettik:))
Kitabını aldıktan sonra "burda kaplumbağaya benzer bişey var bak bakalım neymiş Sevcan" kısmına geçtik.
Şimdilerde "ay senin için sıkılmış şekerim, bak burda şunu gördüm yakın zamanda şu olacak"
gibi kehanetlerde bulunabiliyoruz:)))))))

Fakat bir müddet sonra konuşma şekli enterasan bir şekilde değişiyor. Ciddiyim gülmeyin. :))) Kahve fincanını açıyorsunuz..... "Amann amannnn.... kısmetlerin taştı kızz....!!!! " diyorsun mesela ....

Halbuki "kız" diye hitap şeklini hiç sevmem. Ay şekerim lafından nefret ederim. :))) Ama bu fincanın sihri. Bi anda böyle bir insan oluyorsun:))))

Ondan Sonra....

Tarot Falı kısmına geçtik.
O biraz daha bilimsel bir yaklaşım.

Ezberleyeceğin bir sürü kart var. Daha oyalayıcı.
Espirisi şu; karşındaki insanı etkileyecek kadar uyduruk mevzu yaratabiliyorsun.
"Hımmmm senin geçmişinde şu var, şu korkuların olmuş, gelecekte şu olacak dikkatli ol" vs.. vs.....:))
Ama kahve falındaki gibi dejenere bir konuşma tarzı yaşamıyorsun:)) Mistik güçlerin etkisinden sanırım ağırlık geliyor insana:)

Nimet
The Falcı

02 Kasım 2009

ULUSA SESLENİŞ


Bahçe manzaralı rezidansıma yerleştim.



Yeni odamdan ulusa ilk seslenişim.
Mekan benim, kat benim, çalışan personel benim...
Mutluyum!

İlk çiçeğim Nusretimden geldi:) Ne varsa yine sende var be Nusretim:) Bilirim seversin beni:)
Duvarıma yerleştiriverdiğim tablo da benimdir söylemesi ayıp:)

Aslında bu yazıya günler öncesinden başlamıştım. Tamamlamaya da pek vaktim yoktu açıkçası ama bugün hiç çalışasım yok.
Tonlarca yükün altında gibi hissediyorum kendimi.
Elime bi A4 kağıt aldım karalayıp duruyorum.
Sonuç;
İntikam tatlı bir duygu arkadaşım!!!!
Küçük bir dipnot:
Dövme yaptırdım:))



Gayet nimet







15 Eylül 2009

Takavit...:)



Başlığıma bakıp da aldanmayın içim buruk.
Mahkemedeki tek arkadaşım yarın emekliye ayrılıyor.
Ketumluğumla çok belli etmesemde, aslında düşününce gözlerim doluyor.

Mahkemeye ilk başladığım yıllarda Yazı İşleri Müdürü güzel bir kadın vardı.
Havalı, otoriter, farklı...
Benim için sadece yanından geçerken selamlaştığım mahkeme çalışanından öte birisi değildi.
Zaman içerisinde aynı katta çalışmaya başladık.
Uzun zaman gözlemledim.

Fark ettim ki;
Yine farklı ama kırılgan.
Yine havalı ama Allah vergisi.
Yine otoriter ama haklı.
Yürekli ama yufka.
Fedakar bir anne, tahammülkar bir eş.
İyi bir arkadaş..

İlk muhabbetimiz "etek boylarını kısaltsana Gülistan Hanım" oldu:)))
Ben de her zamanki gibi yine edepsizmişim :))))
neyse...:))
Önceleri ufak ufak öğle yemeği yemeye başladık.
Sonra kısa kısa dertleşmeler...
Bazen gözyaşı, bazen kahkaha çok şey paylaştık aslında.
Ben onu sevdim, o beni sevdi.

Arada kendisine "müridim" diye takılsamda aldırma Gülistan Hanım ben senin hayat koçun olmaya devam edeceğim.
Emin ol doğru yoldasın.
Yolun açık olsun,
Herşey gönlünce olsun...


Nimet

27 Temmuz 2009

Işıl




İşyeri arkadaşlarınla eğlenmek de bi başka zevkli:)

Işılımızın düğünü vardı. Çok tatlıydı:)

Sen öyle müzikler eşliğinde salona girince tutamadım kendimi ağladım!! Ne güzel olmuştun. Bahtın açık olsun. Yüzün hiç solmasın.

Şakir Abinin de kaşıklı oyununu seyretmeyeli seneler olmuştu:)

Serkanım öyle zevkli oynuyorsun ki hayranım sana vallahi:))






Nimet
Gözü yaşlı teyze:)))

20 Ocak 2009

Hayat eğlence tadında geçse...


Yazacağım bişeyler ama hangisinden başlasam, neyi yazsam, neyi yazmasam bilemedim.
Dıkandım resmen:))
Bu aralar karma karışık zamanlar yaşıyorum.
Her yanım hareket dolu ama sıradan gibiyim.
Zaman o kadar haraketli akıyor ki tepkilerim de birbirine karıştı.
Bi akşam gülmekten boğazım ağrıyor.
Ertesi sabah ağlıyorum.
Daha onun şokunu atlatamadan başka bir ortamın içinde buluyorum kendimi.

Neyse:))
Ben yine de anlatmak istediklerimle sınırlı kalayım da sizi de yormayım :))
Öncelikle işyerimde, mübaşirlikle başlayıp katiplikle devam eden, bu arada Hukuk Fakültesini okuyup başarıyla bitiren, üstüne hakimlik sınavına girip kazanan ve bu gunlerde atama heyecanı yaşayan mesai arkadaşımız, kardeşimiz, oğlumuz İbrahimimizin azminin başarısına çok sevindik.
Bu sevincimizi bir kutlama haline dönüştürmek için ANKAN dostum UMUT'u dinlemeye gittik:))
Süper eğlendik:) Anladım ki hiç kimse göründüğü gibi değilmiş:)) Herkes potansiyel köçek tadındaydı:)))

Ertesi gün yaşadığım güzel akşamın keyfiyle güne mutlu başladım.
Gezme tozma durumları için sabahın köründe keyif keyif kısır yaparken telefonum çaldı ve hastalığını takip ettiğim personelimizin ölüm haberi verildi. :(
Maydanozlar elimde kalakaldım. Buruk buruk kısırımı yapmaya devam ettim.

Pazartesi iş dönüşü evin içine adımımı bi attım ki zemin direk yüzme havuzu modunda!!!!
Basılmışız. :)))) ve hala da basmaya devam ediyordu çünkü bi yerlerde manyak gibi su fışkırma sesi vardı :))
Salak salak bi müddet baktım. Acaba elektrik kaçağı olmuşmudur? diye düşündüm sonra da yüksek sesle "noluyo lan burda" dediğimi hatırlıyorum. :)) Ondan sonrası karanlık:)))
Kış günü bütün halıları yıkandım:))) Balkonlara şenlik geldi:)) Karşı apartmanlarca gözlemlenen çılgınlığım tescil edilmiş oldu:)))

Canımın sıkkın olduğu bir gün "Tavuk Suyuna Çorba" kitabını almıştım. Hani New York da bir numaraymış. İnsanlar kapış kapış alıyorlarmış. Bilmem kaçıncı baskısı yapılmış filan. Zaten bu New York"luların zekasından hep şüphelenmişimdir. :) Başından şöyle bi baktım. İçine girmeye lüzum etmez. :))

15 tatil geldi ya... (burda pis pis sırıtma efekti var) :)))))
Önümüzdeki hafta izin aldım:)) he he..:)) mutluyum :)
The Pub kaşıntım tuttu arkadaşlarımla buluşmak istiyorum:))
Evde oturup sağı solu arayıp, "hadi gelin evdeyim" demek istiyorum.
İzinliyim sana geliyorum demek istiyorum.
Çok şey istemiyorum aslında biliyorum:))))


Nimet






12 Mart 2008

ÜÇ...

Cuma günü iki saat eylemdeyim. :))

Konumum gereği katılamasamda gönlüm onlarla :)

Bi keresinde izin istemiştim mavi gözlü Başkanımdan, "eylem için izin mi alınır NİMET!" demişti :)))
Alınmaz dı ya!!! boynumuz kıldan ince Sayın Başkanım:)))

Tek bir eyleme katıldım.:))) Çok komikti. Çok eğlendim.

O yıllar genel bağırma sloganı "vur vur inlesin filan filan dinlesin" di.

Ulus'tan Kılızay'a yürüyen değişik çap ve ebattaki devlet memurlarının sesi hep aynı sesti ama sadece bizim personel "KÜMÜLATİF ARTIŞ SİZİN REAL ARTIŞ BİZİM" diye bağırdı. :)))

Kalabalığın içinde, kendi halinde, kafası karışık tek topluluk bizdik ;)))
Dosyaların içinden çıkıp geldiğimiz o kadar belliydi ki:))
Yanımdan geçen Maliye Memurlarından bi tanesi "ne diyo lan bunlar" demişti:)))))

Sonra yürüyüş yolumuzun ortasında polisler herkesi durdurdu.
Diğer memurların Kızılay meydanına gitmesine izin vermedi.

Fakat bizi aradan hemen tanıdılar :)))
Siz arka taraftan dolaşın ama sessiz olun, bağırmayın dediler. :))

Sözlerini dinledik tabi sessiz sessiz slogan attık. "Başbakan Yılmaz bizi bulamaz" :))))))))))

Güç bela ulaştık Kızılay meydanına garip sloganımızı attık. Devlet Babadan para istedik ama hazır Kızılaya gelmişken dur bi kebap yiyelim öyle gidelim deyip eylemimizi lokantada noktaladık.

Hakikaten çok eğlenmiştim:)))

Yine de Cuma günü eylemdeyim:)) Aramayın beni lütfen cevap vermiyorum:)))

NİMET

Dipnot:Yazı başlığımın konu ile bir ilgisi yok. 3 bu günlerin mübarek rakamı:)) Anladınız siz onu:)))))




09 Mart 2007

Keşkee...

Bugünlerde bunu dinliyorum devamlı. Yalın'ın Keşke'si. Durdum durdum yeni dinlemeye başladım. Belki bunun üzerine yeni bir cd  çıkartmıştır kendisi:)

Felsefe öğretmenimizin bizimle özleştirdiği bir "öküz" hikayesi vardı;

öküz tren raylarının yanına yatmış, kuyruğu rayların üzerinde kalmış. Tren gelip kuyruğunun üzerinden geçip, kuyruğu koparmış. Fakat öküz yarım saat sonra kalkıp kaçmaya başlamış.

İşte benim ki de o hesap. Hayat boyu geciktiğimi hissettiğim her adımımda o öküz bendim diyorum:)


.......

Yeni tabloma başladım. Heyecanlıyım yine. Akşam olsa da eve gitsem, nazan uyusa da resim yapmaya başlasam heyecanı içerisindeyim.

İşyeri yoğun.  Karşı odama müfettişler konuşlandı. Benim kat istanbul borsası gibi pek bi eğlenceli oldu.

Havaların son durumu beni ziyadesiyle memnun ediyor:)
Tunalı caddesi şenlendi yine. Geçen sene kıştan bahara geçerken Kızılaydaki seyyar satıcılardan biri bana laf atmıştı:  "çiçekler açtı abla.... haydeee... çiçekler açtı..." :)
Şimdilerde Tunalı Caddesinin gençlerini kısa tişörtleriyle gördükçe hep içimden "çiçekler açtı" diyorum:)

İşyerindeki sistem dış dünyamızla ilgili her türlü bağlantıyı yasaklı hale getirdi ama ne hikmetse adalet ağı içerisinde msn benzeri bir haberleşme sistemi kurmuş.
Tepsiyle sundular. E  bizde geleni geri çevirmedik ne haddimize:)
 ilk kurbanlardan Özgeciğim bağlandı.
İki dakika sonra hangi ilden olduğu belli olmayan adalet camiamızdan ilk sapığımızla tanıştık:)

-merhaba nasılsın..
-sen kimsin!
-sicilin benden iki sayı önde, demek ki benimle aynı devresin
-neden konuşmuyorsun
-tamamda sen kimsin beni nasıl ekledin ki
-nimet abla bi gel ya!!!! bu kim.
-yoksa beni beğenmiyormusun

İlahi Adalet. Sen çok yaşa emi güldürdün yine bizi:)

nimet

13 Aralık 2006

MESAİ!!


Şu resim çeken cep telefonları varya!! Tamam tamam!! masam için temizlikçi kadın tutacağım:)) esasen masanın tüm fotosu var:)) Bu kısım üçte biri:)

nimet
salaş

02 Şubat 2006

ENVER AMCA


Tanımam kendisini:) Ama tatlı bir vatandaş Enver Amca. Bir derdini arz etmiş bize. Mektubunu da aşağıdaki şekilde bağlamış:

-Bu naçiz mektubumla kıymetli vaktinizi fevt ettiğim için üzgünüm. Ankarada dava açabileceğim hususunda bana yardım edebilmenize atfen aile yuvanızda sevdiklerinizle birlikte ila-nihaye payidar olmanıza intizaren mevlamın musratını niyaz eyler saygılar ve sağlıklar diliyorum efendim.

Buldum konuştum kendisiyle. Bir-iki akıl verdim bende naçizane. Şimdi her adımda arar oldu:))

Memleketim insanı gibi klişe laflar etmek istemiyorum ama "budur" diyorum.
Sen yine ara Enver Amca:)

nimet

25 Aralık 2005

İşim İşim Güzel İşim!!


Annem tatilden sonra eve dönerken, "bi giderken sevinirim, bide gelirken sevinirim" derdi.
Bazen, bazı hafta sonlarından sonra da benim bu deyişi söylesim geliyor vallahi.
Yarın olsa da işe gidip dinlensem!!!!!
Şöylee keyiflen bi "hasannn çay getirrrrr" diye bağırsam!!!


nimet