06 Ağustos 2006

Çok sıcak!!!

Kızgın kumlardan serin sulara atlayamadık belki ama kızgın şezlongtan serin havuza talim ettik. 
 
Öyyle tembel tembel yatmak ve birbirini kesen, flört eden, göze girmeye çalışan gençleri seyretmek pek bi eğlenceliydi.

Bir tarafta genç kızların ben güzelim edasıyla bikinileriyle gerine gerine yürümeleri, bir tarafta onları etkilemeye çalışan delikanlıların yüzme stilleri ile kendilerini göstermeye çalışmaları, başka bir tarafta bizim çocuklarla mücadelemiz:)
-cola isterim, tost isterim, kolluklarımı tak, kolluklarımı çıkar, çişim geldi:)

Bi tarafta çaktırmadan uyumaya çalışan kocalar....
Hespinden öte şu gamsız kedi!


nimet

02 Ağustos 2006

Hayat bazıları için çok acımasız oluyor!!!

Çok akıllı değildi okuyamadı ama güzel bir iş buldu. İşyerinde soysuzun birine kefil oldu, dolandırıldı. Evine haciz geldi. Dayanamadı hasta oldu. Hastalıklarıyla uğraşırken karısı terk etti, cocuğuyla ortada kaldı. İşinden atıldı. SSK'nın hastanelerinde hastalığına çare aradı ama olmadı yenik düştü hayata.

Çocukluğumuzu paylaştığımız Apartman arkadaşımdan bahsediyorum. Az önce annemlerin kapısının önünde 33 yıllık Tunca Apartmanı birliğini görünce eyvah dedik. 10 dakika önce haberi geldi dediler. Çığlıklar yükseliyordu annesinin evinden. Abisi ve kardeşinin başı yere eğik kapının önünde sessiz sessiz duruyorlardı. Üzüldüm. Bir garip oldum.

Mutlu geçirdiğimiz çocukluğumuzdan sonra Mehmetin hayata böyle veda ettiğine, 11. numara Hamdi'nin böbrek yetmezliği olup ta ablasından böbrek aldığına ama yinede gözlerinin kör kaldığına, 19 numara Hülya ablanın eşinin öldürüldüğüne şahit olduk.

Hayat!!!



30 Temmuz 2006

BACI KÖY

Bacıköy'ü keşfettik. Temellinin içinden geçilip yukarılara doğru ucsuz bucaksız ekin tarlalarını geçtikten sonra hop ortaya çıkıveriyor birden.
Çatısız çamurdan yapılmış kahverengi virane evler. Mutlu insanlar eski evlerine hiç dokunmadan yan tarafa yeni bir köy yapmışlar kendilerine. Cumhuriyet yolundaki yoksulluğumuzun sergisini gezmiş gibi olduk.
Fakat çok ilginç, köyden uzak o tarlaların kenarına bir yere Ankaradaki meşhur parkların hiçbirisinde göremediğimiz modernlikte malzemeler yerleştirilmiş. Yanından geçerken "herhalde imal ediliyorda buraya koyuvermişlerdir canım" dedik. Öyle ya ne işi vardı bu ekin tarlalarının yanında, kabak gibi güneşin ortasında!!!
Bacı köyden dönerken durduk park malzemelerinin yanında. Harbi harbi yerleştirmişler salıncakları, dönen salıncakları, dönen atlı karıncaları. hepsi manuel. direksiyon gibi bişeyle çevriliyor salıncaklar dönüyor!!!! Tabi nazan bu duruma pek sevindi:) Sadece nazana özel oyuncaklar.
Kendinle başbaşa kalacağın eski ama yeni garip bir ortamla tanıştık yani.

nimet

24 Temmuz 2006

Mevsimsel


Yazın şu yandaki çiçek gibi açıyor kalbim. Bilmem bi mutluluk var içimde. Önümüzdeki hafta adli tatile girdiğimiz için midir acaba? Yada ilkbaharla süregelen iç kıpırtısı yazın dolup taşan bir çoşkuya mı dönüşüyor?
Kitap okuma isteğim, resim yapma isteğim, gezip tozma isteğim depreşiyor. Dizi dizi kitaplar okuyorum, yeni yeni projelere başlıyorum. Yeni bir tabloya başladım. Heyecanlıyım. Akşamı zor ediyorum, başına geçsemde iki çizik atsam, çayımı alsamda çizdiklerimi seyretsem, olmadı desem yeniden çizmeye başlasam, çayımı soğutsam, yeniden çay getirsem..
Yürüyüşe mi gitsem, dondurma da yesem mi , çeşit çeşit yaz meyvesi de yiyebilirim, olmadı çay demleyip balkonda kitap okuyarak otursak mı püfür püfür eserken. Şortlar giyip yalınayak gezsem evin içinde. Yapacak çok şey var. Bitmesine bir ay kaldı çabuk olmalıyım.

nimet