06 Aralık 2007

BENİM ADIM İNEK:)

Nazan okumayı yazmayı öğrendi.

Hiç bir yere bakmadan hayal gücüyle veya o anki düşüncesiyle yazdığı ilk kelimeler şunlardı:

"benim adım inek
ben bir önüren ineğim
benim adım inek"

içinizde psikolog olan var mı?
nedir şimdi bu?

Geleceğin ineği mi olacak?
Yoksa işin dalgasındaki öğrencilerden mi olacak?
İneğin önürmesi ne demek? :)

Gezdire gezdire çocuğun ayarını bozdum. Benim yorumum bu.

Neyse...
Sıra büyük ineğin anılarında:)

Başkanım emekli oldu. Eski Başkanım statüsüne yerleşti.
Bugün yeni Başkanım geldi. İstediğim ve beklediğim biriydi.
Bu arada eski Başkanımın gidip yeni Başkanımın gelmesi arasındaki boşluğumda en birinci Başkanımı ziyarete gittim.

Biraz karışık değil mi?

En birinci Başkanımı gördüğümde hep içim sızlıyor. Her seferinde keşke yeniden birebir çalışma imkanım olsaydı diyorum.

Aralık ayına girmiş olmamızdan pek memnun değilim.
2007 yılının bitmesini istemiyorum.
2006 yılının mendeburluğundan sonra 2007 ilaç gibi gelmişti.
Özellikle Ağustos ayı ile başlayan mutluluğumun 2008 yılında da devam etmesini umut ediyorum.
Şimdi durduk yere neden umut ediyorum? Çünkü manyakça bir tek/çift sayı takıntım var.

Yılbaşı telaşı başladı ufak ufak bizde. 31 Aralık günü dostum crescent ile birlikteyiz yine:)

28 Aralıkta ANKAN annelerimle birlikte yeni yıl kutlaması yapacağım.

Birde bugün ayarlamalarını yapmaya başladığımız bir diğer yılbaşı partimiz varki o en heyecanlısı olacak. ANKAN annelerimizle birlikte kimsesiz özürlü çocuklarımıza parti vereceğiz. Bu anlamda organizasyon aşamasında olmaktan çok mutluyum. Bakalım ne çıkacak ortaya.

Tamam kestim. 

Nimet

21 Kasım 2007

Bugün...

Ankarayla geldim işe.
Halkın arasına karıştım. :)

Kalabalık insan çeşitliliği arasında kendimi yalnız bir birey gibi hissetmeyi seviyorum.

Ve hatta insan selinin içinde kendimle başbaşa kalabilmek huzur veriyor bana.

Tabi toplu taşım aracıyla işe gelmenin dezavantajları da var. :)
Nedir?
İşyerinden birileriyle karşılaşma riski...
Neden risk?
Çünkü sohbet etmek istemediğin ve işyerindeki durumlar dışında hiçbir ortak noktanın bulunmadığı bir takım insanla beraber işyerine kadar yürüyerek geyik muhabbeti yapma zorunluluğun var.

"Başkan kim olacak" sorusundan iğreniyorum artık.
Nerden bileyim yahu. Bilecek statüde bir insan olsaydım makam arabam olurdu ne işim vardı Ankarayda.:)

Bu hafta zor geçecek gibi hayırlısı bakalım....

NİMET


Hemşerim burada hüzünlenmek yasaktır!!

Dayımların duvarında Şeref Ruhi Aydın eliyle tahtaya işlenmiş bir yazı:
"Hemşerim Burada Hüzünlenmek Yasaktır!"
Ne zaman hüzünlenesim gelse hemen o tahta gözümün önüne gelir.
Buraya yazı yazarken kederliysem kendimi yine bu sözü tekrar eder buluyorum her zaman.
Bu aralar içimi yakan kederim var. Hal böyle olunca eski mesleğimin gereklerine istinaden yeni tabloma başladım. Peşini bırakmam yakında tamamlarım kendisini. :)

Herneyse....
Normal Nimete döneyim ben:))

Bu cuma kızım ilk karnesini aldı. :))) Gülüyorum çünkü bunda da başarısız oldum:))

Cumartesi günü nazanın okuluna mecburi drama dersleri koydular.
Anne kız güzelce hazırlandık okula gittik. Güzelce hazırlandık çünkü drama dersinden sonra bir partiye gideceğiz.
Okulun bahçesinde güneşe karşı abartı kokoşluğumla oturdum. Diğer anneler evlerinden çıkıp gelmiş, belki de olması gerektiği gibi eşofmanlı, klasik, normal bir halde yanıma geldiler.
Okula da fazla gelemiyorum ya, o sebeple çoğu da ilk defa görüyor beni.

Annelerden birisi nazanın karnesini sordu. Bendeki tepki şu:
"Ayyyyyyy inanmıyorum yaaaaaa!!!!! ben karneye bakmayı unuttummm!!" :)))))

O anda; giyinmiş süslenmiş, saçlar yapılı, iki yıldır kızı okulda ama toplasan üç kere okula gelmiş, üstelik çocuk ilk karnesini almış fakat bakmayı unutmuş bir anneye bakışlarını görmeliydiniz. :))

Canım geçen hafta veli toplantısı vardı. Duyacağımızı duymuştuk zaten orada.
Karnesi de ona paraleldi. Bakmayı unuttum yapacak bişey yok:))
Belki de A4 kağıda basılı karneye alışkın olmadığımız içindir. Bize ille de ön kapağında Atatürk resmi olan iki kapaklı karton karne olmalı. Alışmamışız A4 kağıda. Hepsi onun suçuydu.

Nimet
Vallahi Anne

17 Kasım 2007

Özledim...



Dokunsan yıkılacak olan o evi...

Bahçesinde ısrarla piknik yapmayı...
Meyve kasası masayı...

Toprağını...

Yıldızını...

YALNIZLIĞINI...

Özledim...

NİMET...


11 Kasım 2007

Dost Bahçesinin Meyvesi




Cumartesi günümün kapanışını dost bahçesinin meyvesiyle yaptım.

Ayıklarken her yanımı benek benek nar suyu yapsa da, herhalde cilde iyi gelir canım tesellisiyle günümün güzelliğinin sarhoşluğu içinde boşverdim gitti zaten:) .

Ayşegülün benim kazağımın üzerinde yaptığı krepin yanına biraz da nar suyu eklendi. :)

Kırmızı beneklerim, iğrenç kıyafetim ve yüzümde salak bir tebessümle gece 2 ye kadar oturup nar yedim. :)

Cumartesi akşamı her biri kendi çapında ayrı bir çatlak olan otuz yaş üstü beş çıtır arkadaşımla birlikteydim. :))

Tarifi zor ama şöyle söyleyebilirim; çocukları şaşırtıp annelerine ağzı bir karış açık baktırtacak kadar çılgın, komik ve hareketli bir akşam yaşadım.

Sadece pazar günü sabahları keyifle oturup çayımı yudumlayabildiğim penceremde, geçen haftanın muhesebesini, gelecek haftanın planlarını yaparım.

Bu hafta iyiydi hemde çok iyi. :)

Salı öğlen süperdi.:)

Öğretmeninin kızım için söyledikleri gurur vericiydi. Okumayı öğrenmiş olması tuzu biberiydi.:)

Sarı uzun saç peruk, halay, krep, Adanalı sahibimiz nokta vuruşuydu.

Bitişi bir tabak nardı...

Nimetim


DİPNOT: Ankara da olup ta hamile olan anneler...
Anne olup ta yavrusu 1-5 yaş arası olanlar. Sizi 18 Kasım 2007 Pazar günü Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezine bekliyoruz.