04 Şubat 2008

HİS..


Geçenlerde Ankara’da tüm semtlerin elektriği bir anda kesildi.
İçime yangın düştü. Panik oldum.
...
“-Bir yere bomba mı atıldı acaba?
-Bomba benim kızımın okulunun civarında atılmasın sakın?
-Nazanın okulunun etrafında çalışan herhangi bir arkadaşımı arayıp sorsam mı ki?
Yok yok önce Edizi arayım dur bakalım.”

Diyerek sarıldım telefona.
Fakat sonra cep telefonları da çekmeyince “aha” dedim.
Panikle karşı odaya gittim. Endişelerimi anlattım çocuklara.
“Nimet abla iki dakka da amma da senaryolar yazdın ha” deyip güldüler.

Ama benim içimin yangını gitmedi. Bişey oldu dedim. Kızıma bişey oldu.

Sonra elektrikler geldi. Herhangi bir bomba haberi de gelmedi. Demek ki hakkaten paranoyakça düşünmüşüm diyerek teselli ettim kendimi.

Akşam nazan gelince her zamanki gibi gününün nasıl geçtiğini sordum. Konuşma şu şekilde gelişti;


-bugün başıma kötü bişey geldi anne. !
-hayırdır nazan?
-okulda elektrikler kesildi. Ben o sırada tuvaletteydim. Kapıyı açamadım. Tuvalette kilitli kaldım. (gözleri doldu, tabi benimde gözlerim doldu) İmdat kurtarın beni diye bağırdım, kapılara vurdum. Güvenlikçi amca geldi. Ben senin ayaklarını görüyorum bak kapının arkasındayım, sende benim ayaklarıma bak, korkma dedi bana. Sonra elektrikler gelene kadar kapının önünde bekledi. Çok korktum anne :’(

Kızımın sıkıntısını hissettim çok ilginç. Anne olalı 7 yıl oldu ama ben hala anne olmanın nasıl bir iç sızısı olduğunu başka başka tecrübelerle öğreniyorum.

Nimet

28 Ocak 2008

15 Tatilim:))

Yaşasın karne tatili:)))
Çok mutluyum bugün.
Neden?
Evdeyim... dışarıda kar yağıyor...keyifle kahvemi içiyorum.

Dünyalar bana bağışlanmış gibi bir havam var.

Fakat evinde acemisiyiz anacım:) Biraz uyumayı denedim olmadı. Örgü örsem dedim sarmadı. Temizlik mi yapsam dedim üşendim. Sonunda ot gibi oturmaya karar verdim.

Bugün yeşil, parlak üzerine basılmamış taze bir otum vesselam.

Nazanımın karnesi güzel. Biraz yazısı kötüymüş:) Ona da aldırdığımız yok. Mühim değil, Babasının da yazısı kötüydü zaten diyorum ben:))

Cuma günü arkadaşımın müzik dinletisine gittim. Büyülendim. Benimle konuşan ses o ses değildi. Hakikaten büyülendim.

Pazar günü ikizannem ile çarşıya çıktık. Çocuklar da yok, oh şöyle dolaşalım keyif keyif dedik ama alışverişimizi 15 dakikada bitirdik.!!

Fakat 15 dakika alışveriş yapıp 20 dakika arabamızı parkettiğimiz yeri aradık.:)))) Rezalet! Sonunda görevlilerden yardım istedik. :)) çok komik:))

Anlaşıldı ki yanımızda çocuklar olmayınca salak gibi bişey oluyoruz.:)
Yine herşeyi hızlı hızlı yapıyoruz.

Aklımız evde olunca arabayı park ettiğimiz yerin neresi olduğunu unutuyoruz.

Nimet

16 Ocak 2008

...

Bugün mail kutumu açtım, Sardunya dostum şu lafa takılmış.

"Kendinizi bulun, başka bir insanmış gibi dışarıdan kendinize bakmayı deneyin, tüm bencilliklerinizi, kızgınlığınızı, arzularınızı, kıskançlıklarınızı, önyargılarınızı atın geriye siz kalacaksınız."

Tamam dedim. Başka bir insanmış gibi dışarıdan kendime baktım.

Sadece kızgınlık ve arzu kısmı bende var. Tamam dedim ve yazıya istinaden onlardan arındım.

Eeeee... geriye ne kaldi? Benliğimi yitirdim !!!
Demek ki neymiş; her kim söylemişse bana göre değilmiş sardunyam.


Şahsen ben, yaşadığı darbelere karşı bile, öğreniyorum mantığı güderek mutlu olmayı başarabilen polyannalardan biriyim.

Gelelim 2008 yılımın başlangıç günlerine;

eh işte.
Ama mutluyum. Neyse ki arada mızırdanabileceğim dostlarım var…


Kar kış durumlarının şu ana kadar bana bir engeli olmadı. Hala yaz modunda yaşıyorum.

Colleen Mc Cullough'un “Dokunuş” adlı romanını okudum. Güzel kitaptı. Yer yer içimi daraltsa da güzeldi.

Bu aralar Sezen Aksunun da söylediği "sigaramın dumanına sarsam, saklasam seni" yi dinliyorum.
http://www.muzikcalar.org/muziklerim.asp?islem=yolla&id=5197

“Akşam vakti sardı yine hüzünler
Kalbim yangın yeri gel kurtar beni senden”


25’inde yarıyıl tatili başlıyormuş. Başlıyormuş diyorum çünkü yeni öğrendim.
Hatta mail grubundaki annelerim yazınca “aaaaa öylemi” dedim. Sardunyam cevap verdi. “nimet birde ikinci dönem var. Eğitim sekiz yıl sakın unutma!”

:)

Benim cevabım şudur; “hmmm tamam 25’inde Umut’u dinlemeye gideceğiz. Oradan aklımda kalır”

Bu arada Nazandan yeni inciler:
-Anne ben ikiz çocuk yapacağım..
-Hmm o zaman bakıcı tutmamız lazım Nazan
-yok bakıcıya gerek yok ben sana baktıracağım.
-Ama anne ben evlenmekten de vazgeçtim.
-Niye ki!
-Neyse neyse işime gelirse evlenirim sonra boşanırım.
-!

Nimet

03 Ocak 2008

2008

2006 dan 2007 yılına girerken yıllık plan proğramım tamamdı.

Büyük bir kısmını gerçekleştirdim ama esas yapmak istediklerimi yapamadım.

Mesela lisansüstü yapmak istiyordum. Ama ne sınavına çalışabildim ne de sınavına girmeye yeltendim.

Nazan doğduğundan beri sinemaya gidemedim. Çok elzem bir ihtiyaç değil ama yapamayınca yapmalıyım inadı gelir ya insanın üzerine işte öyle bir inat uğruna 2006 yılı planlarımın içinde bu da vardı. Yapabildim mi? Tabi ki hayır.

O sebeple 2008 yılı için herhangi bir plan yapmayacağım dedim ama 31/12/2008 gecesinin proğramını 1 Ocak 2008 de yaptım.

Neyse ben yine de genel olarak plan yapmayacağım.
Gerçekleştirdim/gerçekleştiremedim stresi yaşamamak için aylık planlar çerçevesinde yaşamayı düşünüyorum.

Yılbaşı gecesi dostum crescentlerdeydik. :) Eğlendik yine. Zaten 3 arkadaş bir araya gelmişsek eğlence mutlaka olacak. Crescentim ile   üniversite yıllarının disco günlerini bile yadettik.  Hala bloglaştıramadığımız Süheyla dostumu da çok özlemiştim.
Gelelim bu günlerde ne yaptığıma.
Yandaki foto son numaram:)

Halı ördüm.

Bayramda evde olacağım diyerek arife günü koştur koştur gittim iplerini aldım. O akşam başladım. Bu hafta sonu bitirdim.

Enerjimi tüketmeye ihtiyacım mı var yoksa bir problemim mi var bilmiyorum.

İkizannem beni örerken gördü. Katıla katıla güldü. Karikatür gibiymişim. :) Haklıydı ama !

Birde buraya http://www.ankaralianneler.com/ a tıklayın. :) Yeni internet sayfamız açıldı. Sağ tarafta yazarlar kısmına bakın oradayım.


Nimet



23 Aralık 2007

SON...

Güzel 2007 min son yazısı olacak muhtemelen.
Bayramımızın birinci gününde yine K.hamamdaydık. Maaile toplaştık.
Evde 3 adet kurban olunca olay mahallinden hemen uzaklaştım ve hatta koşa koşa Ankaraya geri döndüm. :)
İlk gün akşam ikizannem telefon etti "hadi bize bayramlaşmaya gelin" dedi.
Hiç böyle bayram ziyareti olur mu demeyin oluyor işte görüldüğü gibi.
Böylece Ankaradaki bayramımız gerçekleştirdiğimiz tek ziyaretle sona erdi.
Bu bayramın en güzel olayı Babamın Nazana yazmış olduğu mektup oldu.
Nazan Dedesinin mutluluğunun ekiymiş.
:)

Tablolarım dedim durdum ya size; işte bunlardı...




Seneye görüşürüz...



NİMET