01 Temmuz 2008

Döndüm...

Yine o kadar hırpaladık ki kendimizi detay veremeyecek kadar yorgunum:))

Nimet

10 Haziran 2008

Erkenden,,,,


İlk önce Arkadaşlarımıza haftalar öncesinden haber vererek randevu defterlerinde yerimizi aldık. :)
Amaç Temmuz doğumlu Nazanıma okullar kapanmadan doğum günü partisi düzenlemekti.
Mekan, palyaço, pastalar, yaşpasta, davetiyeler....
Aman Nazanım hayal kırıklığına uğramasın endişesiyle ince ince ayarlar yaptım.
Mangal yapan statüs memurusların arasından sıyrılıp kiraladığımız masaların yanında konuşlandık. :)
İkizannem "masaları ormanın içine taşıyalım mı" dedi.
Süper fikirdi!
Taşıdık, örtülerini örttük. Balonlarla çam ağaçlarını süsledik.
Başka bir masada açık büfelerimizi hazırladık.
Bu arada yardımlarından dolayı ikizanneme de çok teşekkür ederim:)
Palyaçomuz Sinan Amca da geldi. :)))
Sonra davetliler geldi. Partimiz şenlendi. :)
Güzel oldu.
Crescentim de gelmişti. Elbette her doğum günümüzde baş konuğumuzdur ama bu sefer bi başka kıymetliydi. Çünkü annesi hastanede yatıyordu. Kayınvalidesini ertesi gün çok çok önemli bir ameliyata girmesi için o gün hastaneye yatırmaları gerekiyordu. Ama yine de iki arada bi derede partimize katıldı. Başından sonuna kadar durdu. :)
Netice itibariyle Nazanımın ilk doğumgünü partisiydi. Hiç doğum günü partisi olmayan Annesi için çok önemliydi. Umarım hatırlar.
Nimet

04 Haziran 2008

Çaycıı geldi haanımmm...:)))

Her sene Nazanın okulunda panayır gibi bişey oluyor.
Genelde önünden geçerken "aaa burda ne var yaa.." dedik ama bi kere de içeri girip bakmadık :))
Fakat bu sene olayla mecburen tanıştırıldık. :)
Her sınıf bir stand açıyormuş, bişeyler satıyormuşsun. Elde edilen gelir okula veriliyormuş.:))
Bizim sınıf gözleme-ayran-çay sattı. :)
Görmüş olduğunuz üzere Nimetin yapmadığı bi çaycılık kalmıştı onu da yaptı:)) Artık ölse de gam yemez:)



Ama enteresan bir tecrube oldu:) Müzik, dans, çocuklar, halk, öğretmenler, veliler... Tam bir cümbüş vardı:) Arkadaşlarıma haber vermediğime çok hayıflandım.

Ondan Sonra...:)) Yaz geldi ya:) Havada gördüğüm leyleklerin hakkını verme zamanı geldi:))

Sokak şenlikleri başladı bitti:)
Şenlikleri şenlendirdik hep birlik ANKAN annelerimle beraber:)

Pamuk şeker... balon...macun şeker miydi hani şu renk renk olan çubuklara sarılan şeker:) işte o şekerlerden... vs... vs...
Netice itibariyle kendi çapımızda eğlendik:)

Annemler evlerine döndüler:) Balkonumuza kavuştum:))
Camiye baktığından mıdır yada illede benim balkonum olduğu için midir nedir annemlerin balkonunda oturmak etrafı seyretmek bana huzur veriyor:) Bi de çayım varsa süper:)


Bu arada benim tatilim de geldi:)) Adli tatil öncesi tatil kaçamakları çok zevkli inanın:))

Yalnız bu sene kankam crescentim ile birlikte gidemediğimiz için üzgünüm. Neyse....

Bu kadar... :)

Nimet
Yine ben

17 Mayıs 2008

MEMURUN SEYİR DEFTERİ-1

Akıllı akıllı adamlar uğraşıp didinip Kanun çıkarmışlar. :)

Sevimli yeni Kanun yukarıdan aşağıya yuvarlana yuvarlana inmiş, teee en aşağıda, toplu iğne başı büyüklüğünde ki nimete seminer olarak geri dönmüş. :)

Yani demem o ki Antalya sahillerinde seminerdeydim:)
Kocaa bir hafta ailemden, ANKAN dostlarımdan, crescentimden, internetimden, mesai arkadaşlarımdan... kısaca kendi yarattığım dünyamdan uzak kaldım.

Şunu anladım; kalabalığımın içinde yarattığım yalnızlık keyifliymiş.

Büyük söylemişim:))
Hani demiştim ya aşağıdaki yazılarımın birinde, yalnız olsam kimse olmasa diye:))
Duymuş anlaşıldı:))
Al sana yalnızlık dedi:))

Mesleki anlamda memurun seyir defterine yeni artılar eklendi.
Yeni yeni insanlar tanıdım o da keyif vericiydi.
En tatlı olanlarda doğudan gelen meslektaşlarımdı:))

Neyse...
Öyle işte...
Bu da böyle geçti kayıtlara.

Netice itibariyle işimi, masamı, sorunlarımı, Başkanımı özledim. Konu iş olunca onlarsız işin de keyfi yok.

nimet

03 Mayıs 2008

EY ÖZGÜRLÜK!

Bir gün işi astım:) He he:)
Amaç Nazanla zaman geçirmek, okula bırakmak, öğretmeniyle görüşmek...

Yavrum o kadar heyecanlıydı ki üzüldüm de aslında.
"anne beni okula bırakacağın için çok heyecanlıyım" dedi durdu yazık:)

Bir saat öncesinden okulun bahçesine gittik.
Bana öğrenci velisi olmanın usulünü defalarca anlattı.

Biz sıraya girince sen arka kapıdan benim çantamı sınıfa götüreceksin, istersen başka çocukların da çantasını alabilirsin, benim sıramı bilmiyorsun çantamı öğretmenin masasına koy oradan ben alırım.... vs. vs. vs.

Bu tarif etme durumunu onun heyecanına bağladım hatta; ay canım ya nasıl da mutlu oldu dedim.
Ama yok öyle değilmiş:)
Çocuğumun bi bildiği varmış:)

şimdi;

Arka kapıdan sınıfa girdim nazanın sırasını bilmiyorum tabi öğretmeniyle de görüşeceğim ya beklemeye başladım.

İki tane anne geldi beni hiç sallamadılar:) birbirleriyle sohbet ede ede sıraları düzelttiler.
Yerdeki pislikleri topladılar. Çocuklarının oturduğu sırayı hizaya soktular.
Okuma bayramı vs. bütün detayları aralarında konuştular.
Ben ki okuma bayramı ne zaman diye sormak için koskoca bir günümü verdim diye düşünürken bir başka anne geldi.
Diğerleriyle selamlaştı.
Onların sohbetine katıldı.
O da beni sallamadı yalnız:)
Çocuğunun oturduğu sırayı ıslak mendillerle sildi ve hatta hareket mıntıkasını dip köşe temizledi. !!

Allahım noluyo ya dedim:)
Ben mi normalim onlar mı anormal!
Böyle mi olması gerekli acaba, yuh ulan okul açıldı açılalı bi kere mi gelinir be kadın!...
Çocuğunun sırasını ıslak mendille siliyor ya ohaa.. vs. vs. vs.
hayretle tahtanın önünde manzarayı seyrettim.
Hani hazır tahtanın önündeyken tek ayak üstünde bekleyim bari cezalı anneyim ben dedim:)

Yok bitmedi daha:)) Az sonra bi başka anne geldi. Oh Tanrım tanıdığım bi anneydi bu neyse:)

Aaa sizi iyiki gördüm para vermeniz gerekli dedi. Tabi ya duruma bakılacak olursa ben ancak para veren anne oluyorum!!!

Sonuç:))

Nazanın sırasına temizlikçi kadın tutmayan ne olsun:)))

nimet