Şimdi; Ayda bir belirlenen herhangi bir cumartesi günü ANKAN dostlarımızla kahvaltı günü yapıyoruz. 50 TL cik. Herkes gelirken bir çeşit bişey yapıyor ki ev sahibine eziyet olmasın. Ben deniz ilk günümüz münasebetiyle oturdum hashaslı acma börek yaptım. Benim açımdan çok güzel bi maceraydı:))) Açtığım hamurlar yamuk yumuk o kadar komik oldu ki :)) Aslında börekti çörek diye de kandırdım. Tipsiz di ama lezzetliydi:)))) Niye anlattım bunu? Bilmiyorum. :))
Ondan sonra;
İşyerinde kadrom değişti. Ben, ben değilim artık. Bir ben vardır benden içeri konumundan çıkıp sadece ben varım konumuna yerleştim. :)) Kendi tercihimdi!! Hayırlısı bakalım.
Bu aralar;
Herşeyi boşveresim var. Önüme kim çıksa bi kalemde sileceğim, hiç insanlara acıyasım yok. İçimin isyanı var neden bilmiyorum. Gerçekten bilmiyorum. Bu anlamda ciddi ciddi troid ayarlarımın bozulduğunu düşünüyorum. :))
Sevgili ayşegülüm ve ANKAN dostum didemim birazcık otohipnoz ve eft öğrettiler. :)) kendimi seviyorum, onaylıyorum, kabul ediyorum diyerek tak tak ele vurma, sonra kafaya vurma, arada gögüsleri ovalama var:)) Bu hafta denedim işe yarar mı acaba diye, inanmadığımdan mı ki ayşegülüm hiç işe yaramadı:)) Hatta daha da sinirlerim bozuldu:)) Napıyorum ben yaa diyerek güldüm kendime:)))
İşte öyle. Kötü bir hafta geçiriyorum. Yine de hayırlısı bakalım eminim herşey daha güzel olacak.
Konu şu; İki kadının Afganistan iç savaşının yaşandığı yıllardaki hayatı.
İyi güzel dedim aldım. Ne anlatıyor olabilir ki? Bildiğimiz şeylerdir diye düşündüm.
Bilmediğim şeylermiş. Dehşetle okudum. İki sayfa okuyup yarım saat yürek çarpıntım geçsin diye bekledim. Yok böyle bişey.
Aslında okunması gereken bir kitap. Eminim yumuşatılarak anlatılmıştır.
Madem şeriat böyleyse nasıl olurda kadınlar şeriat ister ona aklım ermiyor. Değil ikinci sınıf olmayı, insan sınıfından ayrılmalarını nasıl kabul edebilirler.
Hadi onları boşverinde, memleketimde özgürce tüm konforuyla yaşayan, aklı fikri olan kadınlarımız nasıl kendisini bu kategorinin içine sokar da erkeklerle birlikte şeriatı savunabilir ki!!!
Gidin kötü elektrikler gidin üstümden.. (Reiki hareketleriyle birlikte) :))
Bu aralar neye elimi atsam elimde kalıyor.
Böyle aksiliklerle süregelen hayatın içinde çaresiz hissettiğim günler sürekli kuvvet veren güce dualar okuyorum. Yakında nirvanaya ereceğim:)) Durum onu gösteriyor:))
Hazır ablamda ayetelkürsi yazan kolye hediye etmişken olayı derinleştireyim namaz kılmayı da öğreneyim diyorum. :))
Aslında Lise de namaz kılmayı öğrenmiştim ama yine de öğretmenime yaranamayıp zayıf almıştım:) Teyzemin aldığı rüşvet tavuklarda işe yaramamıştı.
Nerde yanlış yaptım hala bilmiyorum:)) Belki de ben sıranın üstünde secdeye gelirken etek boyum kısa gelmişti bilemiyorum:))
Canımın çokk çokkk sıkkın olduğu ve ilk defa herşeyi bırakıp gideyim diye düşündüğüm tek günümde bulunmak zorunda olduğum ortamdaki bayanlardan birisi "Nimet ben seni sessiz gördüm dur senin kötü elektriğini alayım" dedi. !!
Henüz o yıllarda reikinin ne demek olduğunu bilmeyen taşradan gelmiş saf bir kızdım :))
Fakat reiki uzmanının gayet ciddi bir suratla tepemde dikilip de ellerini başıma değdirmeden sıvazlama hareketi yapmaya başladığı andan itibaren acayip eğlendim. İşini gayet ciddi yaptığı için gülemedim ama bana çok komik geldi. Tabi gülme kısıtlaması yüzünden benim gözler çakmak çakmak olunca seansın işe yaradığını sanan emekçi dostum çok mutlu oldu. Emeğe saygı babında işe yaradı numarası yapıp olaya devam ettim. :))
Şimdilerde böyle işlerimin ters gittiği zamanlarda hep o "napacak ki bana" tırsıklığımla önünde durduğum reiki anım aklıma geliyor. :))
Cahillik çok zor:))
Ben Anneannemin din dersinden geçeyim diye verdiği namaz hocası kitabını okumaya devam edeyim en iyisi. :))