29 Haziran 2006

EVİM EVİM GÜZEL EVİM




Bir giderken seviniyorum birde gelirken seviniyorum.
2006 yılı tatilinin en güzel yanı arkadaşlarımızla gitmemiz oldu. Daha da güzeli birbiriyle arkadaş olan çocuklarımızı oyalamak zorunda kalmamamız oldu.
Yine yorulduk. 10 gün içerisine bir yılda yapmak isteyipte yapamadıklarımızı sığdırmaya çalıştık. Sığdırabildik mi? Yok!
Her tatilde olduğu gibi çabaladık durduk. Ne yatacağım kardeşim, yatmayamı geldim ben! anlayışı hakim olduğu sürece de daha çokk çabalayacak gibiyiz.

Havuza biri büyük hacetini yapınca:) gülmeyin vallahi doğru:) denizin nimetlerinden bol bol faydalandık. Kumdan kaleler yapmanın keyfine vardık. Bol bol güneş aldık. Bol bol gezdik. Her ne kadar 6 yaşında olsalarda evlatlara kültür gezileri düzenledik. Gitmeden önce rejim yapıp,  gider gitmez verdiğimiz kiloları almak için gayret sarfettik:)
güzellikler yanında arada aksiliklerde oldu canım.

örneğin çocuklar arada teklediler. Antibiyotikle desteklendirilip olaya devam pozisyonuna getirildiler.
Giderken bir köpeğe çarptık. Arabanın tamponu yerinden oynadı biraz da çatladı. O esnada tek şeritli yolda sollama yapıyor olmamız ve köpeğin bizi tır'ın altına atması olasılığı %70 olmasına rağmen köpeğe bişey oldumu diye üzüldük. Gelirken aynı civarlarda benzer bir köpeğin oynadığını gördük sevindik.

Manavgat'da patlama olayının olduğu gün şelaleri geziyorduk. Çocuklar mızırdanınca , kurşunlu ve düden den sonra manavgata da gitmeyelim hadi dedik. İyi ki gitmedik diye sevindik. Yaralananlara üzüldük.

Tatil dönüşünün en gıcık yanı bana göre bavul boşaltma, çamaşır yıkama, yıkanan çamaşırları asma, toplama, ütüleme, yerleştirme, tam takır dolaba alışveriş yapma, açık büfeden dönen ev halkına yemek yapma telaşına girme vs.

Bu sene için artı bişey daha vardı Hayvanat Bahçesinden kaçan piton yılanı!!!
-ya kanalizasyona karışıpta herhangi bir tuvaletten çıkacaksa meret diye paronayak bir düşünceye kapıldığım için girer girmez bütün ev araştırıldı. 
Davetsiz misafire rastlanmadı.  
Hoşgeldim sefa getirdim. Evim evim güzel evim.

resimler crescent in makinesinden çıktı bu arada.


Nimet

07 Haziran 2006

UZANMIŞIZ KUMSALA..... GÜNEŞ DAMLAR İÇİMEEEE.....

15 günlük kısa bir tatile çıkıyoruz. Dostum Crescent ve çekirdek ailesi ve benim çekirdek ailem ile birlikte.
Antalya sahillerine doğru uzanalım biraz diyoruz :)
Kara çocuğuyuz biz:( Denize hasret geçiyor bir sezon. İki hafta keyfince yaşayabileceğin deniz muhabbeti ya var, ya yok ömrümüzde. Öyyle oturup denize bakıp durmak geliyor içimden çokca ve öylede yapıyorum. Heleki elimde bir bardak çayım varsa keyfime diyecek olmuyor çoğu zaman.
Neyse:) netice itibariyle kısa bir süre çevrim dışıyım. Görüşmek üzere.

Nimet

29 Mayıs 2006

BOYA/BADANA



Ev boş olacak bir kere. Evin içinde eşya varken çok zor oluyor. Ama zaman içerisinde illede yapılması lazım bu meretin:( Bugünlerde bizde boya badana işleri vardı. İlk yıllar ustaya yaptırdık. Seyrede seyrede işi öğrendik. Geçen sene oturma odamızı kendimiz boyasak nasıl olur dedik ve cesaret edip boyadık. Fena da olmadı be.... sonucu çıktı neticesinde:)
Bu sene de kızımın odasını boyadık. Okul öncesi hazırlığını tamamladık kendisinin. Bir tarafını pembe, bir tarafını lila rengi yaptım. Pembe tarafa lila çiçekler, lila tarafa pembe çiçekler boyadım. Çiçekler cd kutularının yardımıyla oldu bu arada:)


nimet

09 Mayıs 2006

ŞAKADA ŞUKADA

Aman ciddi ciddi başlık atmak istemedim. Sayfa benim değilmi kardeşim! :)
5 Mayıs 2006 günü üçüncüsü yapılan yargı mensupları karma resim sergimin açılış kokteyl'i vardı. Sevgili arkadasim, blog dostum ve ANKAN grubumun meleklerinden sardunya açılış kokteylinde yanımdaydı. Sardunyanın çektiği fotolardan yeni tablolarım efenim. İyi seyirler.

03 Mayıs 2006

TEK TIRNAKLI HAYVANLAR

Bir süredir haberlerde seyrediyorsunuzdur herhalde Ankara Adliye Personeli at eti yedi yok olmadı arada eşşek de varmış, hürriyete göre köpek de varmış.

Her olayı, her ortamı magazine eden ve hatta bundan bir eğlence payı çıkaran bizim işyeri mensupları (öyle olmasa da bu can sıkıcı meslekte vakit geçmiyor o da ayrı) bu durumu da değerlendirip kendisine tek tırnaklı hayvan eti yedirilmesini ti'ye aldığından, kişneyerek veya anırarak (doğru mu yazdım) konuşuyor:) Veya da "bu kadar iş yükünün altından nasıl kalkıldığı anlaşıldı, At gibi koşturuyoruz biz abi" muhabbetleri yapılıyor:)
Vallahi ne diyim güleriz ağlanacak halimize!!!!
Kendi adıma değerlendirecek olursam; yemekhanede yemek yemiyorum, zaten et de yemem. Ama at, eşek, köpek vs. tespitleri korkunç. Kaldı ki at nasıl bir attı? köpek nasıl bir köpekti? .....

nimet