26 Şubat 2007

YORUMSUZ...

Bu günlerde romantik olmak istiyorum:) etrafımda olup bitenden haberim olmasın yada belki biraz salak olmak, kibarcası iyimser olmak istiyorum:)

Ama etrafım çok ciddi, hayat ciddi, bana bu fırsatı vermiyor hiç.

Bugün sabah işe gelirken ergoterapistlik yaptığım zamanlardaki eski hastalarımdan birine rastladım. Bütün iyimserliğim gitti.
Düşünmeyeli uzun zaman olmuştu.
Başka bir boyuttu! Başka bir hayattı.

Örneğin Sakarya caddesinde; saçı sakalı karışmış, üstü başı pis, sokakta yatar görünümlü, elinde şarap şişesiyle yürüyen insandan herkes kaçardı ama o benim hastamdı. Ben onu severdim. "dün canım çok sıkıldı, kendime jilet attım göstereyim mi" :) diye girerdi içeri:))) canım Veysel'im:) O vaziyetteki Veyseli askere aldılar! kendini trenden attı.

Osman'ım vardı. Kızların peşine takılırdı. Hele ki kızlar korkup arkasına bir kaç kere bakmışsa tamam:) ısrarla takip ederdi. Sebepsiz yere her gün bir dişini çektirirdi:) Yıllar sonra Osmanın abisini gördüm nasıl olduğunu sordum. Kafasını önüne eğdi. İntihar etmiş....

Nihal hanımı çok merak ediyorum. 18 yaşındaki oğlunun "annemi bırakmayın" diye yalvarışını, annesinin "kızıma iğne yapın öldürün, beni dövüyor" yalvarışını....

Yine hastalarımdan Hüseyin bey; "nimet hanım biz hasta olduğumuzu kabul edip buraya gelmişiz, sokakta o kadar çok hasta varki hasta olduğunu bilmeden yaşayan" demişti. Ne doğruydu.

Çarşamba günleri Semanur gelirdi. Erkeklerle kaçma eğilimli, Osman kız kaçırma eğilimli:)))) Ben de ikisini yanyana getirmeme eğilimli:))))))))))

Hakikaten başka bir boyuttu. Normal insanlar normal değilmiş gibi gelirdi bana. Saatlik çalışıp ders ücreti alırdım. Ordan çıktığımda zihnim o kadar yorgun olurdu ki uzun zaman konuşmazdım. Kendimi atölyeye atar habire resim yapardım. Daha 19 yaşındaydım!:)

Şimdiki mesleğim de bana iyimserliğimi yaşatmayacak ciddiyetlikte:) peki bu durumda ben nasıl farkında değilmiş gibi yaşayabilirim:)) Üzgünüm ama farkındayım!

nimet


20 Şubat 2007

SIRADAN NOTLAR 2...

biğirrrr çok sıkıldım
ikiiiiii yerim çok dar
üççççç senden çok var.....

imdat kurtarın beni! :)
Bozuk plak gibi takıldı kaldı bu şarkı zihnimde. Sabah şarkının nakarat kısmını içimden tekrarlayarak uyandım! Ne alaka!!

Birde şu var;
alışmalıığıııııı
alışmalııığııııı
yıkılıp yeniden kalkmayaaaaaaa.....

dönüşümlü olarak zihnime takılmış durumdalar vallahi imdat!!!

şarkıları kötülediğimden değil elbette ama en olmadık yerde içimden sadece bu kısımlarını tekrar eder buluyorum kendimi komik ya:)))

Çok ciddi duruyorum, ciddi ciddi dinliyorum, karşımdaki insan da çok ciddi, ciddi ciddi konuşuyor ama ben içimden habire; biğirrrr çok sıkıldım, ikiiiiiii yerim çok dar...... nakaratını tekrar edip duruyorum.:))

Bu hafta sonu Tunalı'da yürüyüş yaparken yanımdan eli yüzü düzgün, entel tipli yirmili yaşlarının sonlarında iki genç geçiyordu ve bir tanesi yüksek sesle "birrrrr çok sıkıldım.... ikiiii yerim çok dar....." diyerek yürüyordu:))))
takılıyor cidden:)

Bunların dışında iyiyim:)) sıradan hayatım sıradan sıradan devam ediyor işte:)

sevgililer günü toplantıma sevgilim gelemedi:) hediyesini geçen senemin sevgilisine verdim:)
yine çokkk eğlendim. Aşkıyla kuytu bir köşe bulmuş gençler ve özellikle garsonların eğlencesi oluyoruz bu tür yerlerde. Çünkü değişik ebat ve çeşitlilikte bir sürü kadın, hepsi hep bir ağızdan konuşuyor, bi taraftan içiyor, birbirlerine hediye veriyor, resim çekiyor..... devamlı bir hareketlilik. Neden? herşeyi iki saate sığdırmak zorunda:) evde kocası bekler, çocuğunu ya annesine ya da kocasına bırakmıştır.. haliyle aklı evde:) ve çabuk çabuk iyi vakit geçirme derdinde:)

Baharımsı baharımsı havalarda beni mutlu ediyor. Ruh halim kesinlikle havalarla iletişim halinde. Biraz barajlarda su kalmadı, sular ha kesildi ha kesilecek endişesi duysam da havaların iyi gitmesi durumundan mutluyum:)

Ayağımın yandığından bu yana yazlık ayakkabılarla işe gelip gidiyordum, bugün ilk defa çizme giydim:) Biraz acıyor ama önemli değil:) Şayet kış günü yazlık ayakkabı giyen bir kadın görürseniz sakın ola eleştirmeyiniz kendisini:)

nimet

13 Şubat 2007

SIRADAN NOTLAR:)

Ordan burdan, daldan budaktan atlaya zıplaya mevzuların içine dalıyorum efenim:))

2007 yılına gireli iki ay bile olmadı ama kendimi iki kere yaktım!!
İlk yanışım kara güldürü tadında işyerimde gerçekleşti:) Kocaaa bir bardak kaynar suyu cart diye döktüm üzerime. Öyle şapşal şapşal baktım bi etrafıma. İşyerindesin bir kere yandım Allah deyip üzerindekini de sıyırıp atamıyorsun ki hemen. :)))) B...ktan bir durum yani:) Hiç tavsiye etmem:)))
İkincisi;
Yine bir akşam evimde, kaloriferimin yanındaki koltuğumda:) mutlu mesut otururken, kitabım, çayım, çocuğum, eşim yanımda....şu ortamımı hiç bir şeye değişmem, sizi seviyorum, evimi seviyorum havalarında sevgi dolu hislerimle atıp tutarken iki dakka sonra sevdiğim çayım yine çok sevdiğim bedenimle buluştu:))) Derecesini bilmem ya en yüksek derecede yandım!

ANKAN mail grubumda "yanık koza" konulu maillerle dalga konusu oldum bir müddet:)) Dostum goncadan dizi teklifi aldım:) Bu anlamda sevgili sardunyam yeni bir aile sloganı geliştirdi:) " "allahım başımdan aşağı demliği boca edecek kadar huzurluyum" :))))))

Yarın sevgililer günü:) Bir sevgilim var mı bu günü kutlamalımıyım bilmiyorum. Bana göre deliye her gün bayram ya neyse:))) Ama bu sene sevgilim başka:) Geçen sene de başka biriydi. Muhtemelen seneye de başka biri olacak:)))) Bu şu demek; biz ANKAN ailesiyle birlikte kutluyoruz bu günü. Çocuksuz, kocasız, bir kadeh şarap bol bol muhabbet eşliğinde inanılmaz güzel bir sevgi ortamı yaratıyoruz kendimize:)
Onun dışında sevgililer günü ve bunun gibi günlerin sembol olarak kalması düşüncesindeyim. Hediye alma/verme piyasası oluşturulmasının kapitalist düzenin bir oyunu olduğunu düşünüyorum.

Bugün ilk defa kahve falı baktırdım. Kahve falına karşı pek ilgim yok. Yani böyle bir ihtiyaç hissetmedim bu güne kadar:)) ama bugün bi içimden geldi:) kabadayı kabadayı "hadi kapatayım da bak be" dedim! Neyse halim çıksın falim durumları yani:) Çıtır arkadaşım ne söyledi unuttum ama iyi şeyler söyledi:)

Doktor yanığın iz bırakacak dedi biraz mutsuz oldum gibi oldu ama ben yine de şimdi bu satırları yazarken "başımdan aşağı demliği boca edecek kadar huzurluyum" :)))

nimet
yanık koza

05 Şubat 2007

TEMYİZ!!

Çok sevdiğim dostum geçenlerde "HAYATIMI TEMYİZ ETMEK İSTİYORUM!" dedi.
Keşke öyle bir hakkımız olsaydı değil mi:))
Temyiz mercii neresi olurdu acaba:))

--Bakın yüksek mahkeme mensupları bana şurda yanlış yapılmıştı yada Benim hayatımın filan döneminde çok adil davranıldığını düşünmüyorum.... vs. gerekçelerle temyiz talebinde bulunsak mesela!!:)))

Böyle bir hakkım olsaydı bu günlerde hemen temyiz hakkımı kullanır, "ev hanımı olmak istiyorum" derdim:))

Soğuk kış günlerinde sıcak evimde oturup, gelen/geçen, işten dönen, telaşesi olan, sakin olan, üşümüş, kararlı adımlarla yürüyen insan kalabalığını;
kahvemi içerek keyifle seyretmek isterdim.

Bol bol resim yapar, dizi dizi kitaplar okurdum.
İzin hesabı yapmadan rahat rahat ailemi ziyaret ederdim.
"Ben sıkıldım ulan İstanbula gidiyorum bir hafta hadi eyvallah" diyebilme özgürlüğüm olabilirdi mesela:)))
Bütün gün sorunlarla enerjimi tüketip, Edizlerden sonra eve gelerek antrede hem edize, hem nazana laf yetiştirmeye çalışmasaydım da, soframı hazırlayıp eşime kapıyı açıp "hoşgeldin hayatım" diyebilseydim:))

15 Tatil dolayısıyla 5 gün izin aldım.
Sardunya dostumlan evcilik oynadık:) Ben ona gittim o bana geldi. Bir beş gün daha izin alabilseydim dantel bile başlayabilirdim:)))) Yegane dantelim ortaokulun yaz tatilinde başlayıp, 28 yaşında bitirdiğim masa örtümdür:) Onu da kızıma miras bırakmayı düşünüyorum.

Özlemişim mesai saatleri içersinde gamsız gamsız ev gezmesi yapmayı. Fakat bu kaçışlar yazın aynı tadı vermiyor. "Karda kışta evimde oturuyorum, yollarda kapalıdır şimdi, ıyyy insanlar trafikte de kalmışlardır" keyfi yapmak; kızgın kumlardan serin sulara atlamak kadar keyif verici inanın:)

İsterim istemesine de evde kalmaya ne kadar dayanırdım bilmiyorum. Bünye alışkın değil ne de olsa:)) Bu durumda temyiz sonucundan memnun kalmazsak, karar düzeltmeye de gitme şansımız olurmuydu acaba:))))))))

nimet