07 Temmuz 2014

GAYET MEZUN

4 yıl önce kitap okumaktan, resim yapmaktan, gezme tozmadan sıkılıp; dur şu işyerinin karşısındaki okulu kazanayım da bari bir amacım olsun  diyerek ilk tercihimle girdiğim Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümünden mezun oldum.
derslere katılmakta zorlansam da,
finallerden vizelerden şikayet etsem de,
okula gitmek zorunda olduğum zamanlarda işyerinden, gitmediğim zamanlarda hocalarımdan azar işitsem de,

benim için bir nefesti.

Örneğin, sıradan bir günün özetinde tempom şöyleydi:  
İşyerinin dinamik ortamından  koşar adım çıkarak devamsızlıktan bırakan hocalarımın derslerine gittim.
Koşar adım 7 dakika süren işyeri ile okul arasında mekik dokudum.
Her zaman en ön sırada oturup her an çıkacakmış pozisyonumu aldım. 
 Eğer ben derste iken  patron çağırmışsa   arkadaşlar  telefonuma mesaj attılar. . Hocadan izin alıp  koşarak işyerine gittim.. Girişte paltoyu arkadaşlara fırlatıp aşağıdan yukarıya asansörsüz çıkmış da gecikmişim gibi "buyrun" diyerek odasına girdim .
Söylediklerini dinleyip sağa sola gerekli talimatları verip, koşar adım tekrar okula döndüm ve    derse kaldığım yerden devam ettim. 
Ders bitti yine aynı tempo ile işe döndüm.

 4 yıl,  tam 4 yıl yağmur çamur demeden aynı tempoda koşturdum durdum.
Neden yaptın bunu derseniz.
Benim için hayat bulduğum, temiz bir nefesti hakikatende. Olmamam gereken bir dünyaya açılan pencereydi. Kafa dağıtma yerimdi.
Ayrıca sınıf arkadaşlarımı da çok sevdim.  Aftan yararlanan Halit Amca'yı bile J

Ondan sonra..
Bölüm ikincisi oldum. Kep fırlatmayı hak ettim, böyle olur bu işler edasıyla göğsümü kabarta kabarta dolaşırken  okul arkadaşım Mehmet Fazıl Erciyes'i   kötü bir motosiklet kazasında  kaybettim.
Benim hiç arkadaşım ölmemişti.
Her şey bir anda anlamsızlaştı.
Daha 23 yaşındaydı.

Mezuniyet töreninde isminin geçtiği her yerde ağlamamak için direndim. Netice itibariyle, biraz buruk, biraz sevinçli tuhaf bir mezuniyet töreni yaşadım.



--
nimet