30 Mart 2006

Konu üzerine tırsan anne pozisyonundayım:))

sardunyacım sobelemiş beni fakat konu hiç de başarılı olamadığım bir alan olduğu için tırsdım resmen:)) Neyse bakınız sorular ve benim cevaplarım.

Çocuklarınız mı adapte oldu size yoksa sizmi çocuklarınıza?

Tamamiyle biz nazana adapte olmuş durumdayız. Fazla zorluk çıkarmayan uyumlu bir çocuk olduğu için belki, belki de bizim rahatımıza düşkünlüğümüzden kaynaklanan dir durum bu bilemiyorum.

Uyku, yemek, uslu durma vb. gibi durumlarda uyguladığınız yöntemler nelerdir?

Uyku: Nazan 3 yaşına kadar uyumadı. Ciddi ciddi uyumadı. Günde iki saat uykuyla işe geliyordum bazen. 3 yaşında kreşe verdik biraz biraz düzeldi ama hala gece 24.00 de kavga döğüş yatırıyoruz. Sırf uyusun diye onunla birlikte bizde yatınca ondan önce uyuyoruz. Bu durumdan da hiç memnun değiliz aslında. Kendimize özel vakitler ayırabilmek adına sıraya döktük bu işi. Bugün nazanla kim yatacak sırası şeklinde. Ama nazan pes etmiyor yanındaki anne veya babayı uyutup uyanık olan tarafa sıvışıyor. Uyanık olan tarafta of ulan of çekerek yatağa girmek durumunda kalıyor her seferinde:(

Yemek: Nazan hala yemeden büyümeyi başarıyor. Ama hakkaten yemiyor. Bazen günde bir kaşık çorba ile akşamı ediyormuş kreşte. Öğretmenleri nazan için toplantı yapmışlar. Nasıl oluyorda bu çocuk yemeden büyüyor diye. Bizi çağırdılar. Değişik bir vitamin mi veriyorsunuz? İştahını mı kapatıyor bu vitamin? vs. vs. Yok kardeşim yok hiç bir şey de vermiyoruz ama doğdu öyle hala öyle.
Geçenlerde burger king de annenin biri çocuğuna patates kızartması verirken bi tanede nazanın ağzına uzattı, bizimkinin verdiği cevap şuydu "yok ben almayım, büyüyünce mahken olacağım kilo almamam lazım"!!!!!!!!!! buldu bahaneyi nolacak bakalım sonu:)
Yaptıklarım: Küçükken banyoya sokup babasının traş köpüğünü sağa sola sıkıp kendisinden temizlesini istiyerek o arada yemek yedirme çabaları. Büyüdüğünde bilgisayarın önüne lokma lokma yiyecek koyarak çerez gibi yediğini farkettirmeden mideye bişeyler indirmesini sağlamak.
son iki haftadır da susatıp su niyetine içiver diyerek süt içermeye çalışmak şeklinde çalışmalarım devam ediyor.

Yaramazlık: işte bu açıdan şanslıyım biraz. Hiç yaramaz değil kızım. Sokakta elimizi hiç bırakmaz. Yan baksan kızdınız diye kafasını yerden kaldırmaz. Ama çok ağlak. Her şeye zırlayan bişey.

Yöntem möntem yok arkadaşlarım. Ben yapamadım. Nazanın doktoru her çocuk karekteriyle doğar, bu çocukta böyle olacak uğraşmayın demişti. 5 yıl oldu yeni yeni yakasını bıraktık çocuğun yine kendi bildiğinde yine kendi bildiğinde.......

bitti..

bende hemencik crescent , yorgunanne ve özünden i sobeliyorum. heyo heyo heyo hadin bakalım...

29 Mart 2006

İçim bi tuhaf oldu....


1999 17 Ağustos'da İstanbul Büyükçekmece'de sahilde oturmuş bir elimizde gazoz, bir elimizde istanbul simidi, gözümüzde gazetenin verdiği gözlüklerle güneş tutulmasını pek bi keyifli seyretmiştik.
Fakat o zamanda tıpkı bugün olduğu gibi hafif sarımsı isli puslu bi hava varmış gibi olmuştu. Hava bulutluymuş gibi ama güneşte varmış gibi gölgeli... değişik bir ruh halini barındıran duygular yaşatmıştı bana.
Gecesinde de 17 Ağustos büyük depremini yaşamıştık. Orta hasarlı evden yarı çıplak fırlayıp Ankara'ya geldiğimiz zamanlarda geçen süreler nasıldı. Ne vakit çıktık, ne vakit geldik korku filmi gibi geliyor şimdilerde bana.
Bugün aynı havayı yine yaşadım. İşyerindeki arkadaşlarla meraklı meraklı seyrettik bi müddet. Çok ta ilgi göstermemeye çalıştım kendisine zira bir öncesinde acı tecrübeler yaşattı bana.
Bu sefer uğurlu gelirsin inşallah tutulan güneş......

nimet

26 Mart 2006

Mesut bünyeden sıradan notlar 2



Cumartesi günü Blog komşum sardunya ve yaklaşık 3 yıldır birlikte olduğum melek (ANKAN) dostlarım benim müzeyi ziyarete geldiler.
Çok memnun oldum. Kaplumbağayı da özlemiştim zaten. Fakat aktrist e börek koymadım giderlerken diyerek sonra kendimi kahrettim ama neyse borcum olsun:)
Bidilik Kaplumbağa bana bu güzel fincanlardan getirmiş. Fıstık yeşili mutfağıma çok yakıştılar.
Nazanın da pek bi ilgisini çekti bu arada.
Git gel hayatın bir köşesine sıkıştırılmış masa başı sohbetleri çok hoşuma gidiyor. İtiraf edeyim özellikle yalnızca hemcinslerimin olduğu masa başı sohbetleri:)


Ben onun dilinden anlarım, o benim dilimden anlar. Hele ki bu insanlar iç dünyasından haberdar olduğum insanlar olursa daha bi tatlı keyif veriyor insana.

Güzel bir günün ardından akşam da bir diğer blog komşum, hayat arkadaşım kadar hayatımın içinde olan crescent ve çekirdek ailesi bizdelerdi. Mutlu bir gündü.
İyiki geldiler.
Bu arada crescent yaptığın yeni tabloları nereye asacaksın gibi can alıcı bir soru sorduki o vakit anladım hakkaten benim ev müzeye döndü. İnşallah seneye yada engeç 2008 yılına kişisel sergimi açabilirim.


nimet


22 Mart 2006

Bİ DAKKA YA:))))


Esasen sardunya'nın kayınvalidesi ile ilgili yazısını görünce bende rahmetli kayınvalidemi anmak istedim.
Kayınvalidemin yağlıboya portresini yapmıştım vakti zamanında, onu da yerleştireyim dedim di ama resimlerin arasında görmüş olduğunuz resme rastladım ya:)

  hay Allah:)
Yazı mazı yazmıyorum. direkman bunu basıyorum arkadaşlarım. Bizzat ben:)


Nimet

20 Mart 2006

BUGÜN


Şu anki ruh halime Babam yazısı pek ciddi kaçtı canım! O sebeple tez elden yeni bişeyler yazma ihtiyacı duyuyorum.
Blog sayfası işine bulaştırdığım hilalim, özdencim ve günce:))) hoşgeldiniz. Sizi tıklalamak büyük bir zevk:)

nimet
virüslü

15 Mart 2006

BABAM ...

Gelmemiş yalnızlıkların ağrısı başladı sevgilim,
Beni bu akşam yalnız bırakma ALLAH AŞKINA,
Radyoda eski seslerin saati var şimdi,
Bir nigah et kabrile sen bakma ALLAH AŞKINA
Sarı giyme, bir daha gül takma, ALLAH AŞKINA,

Annemlerin evini su basmış:)) fotoğraflarda bu durumdan nasibini almış biraz. Hal böyle olunca Babamın eski fotolarını CD’ye kaydedelim dedik. Gayet basit bir iş gibi görünsede sabahtan beri siyah beyaz resimlerin içinde yitip gittim. Hani olurya eskilere ait bir şey görünce buruk memnuniyet, tarifsiz, ince bir iç sızısı ya da bazen çakmak çakmak olmuş gözlerle otuz iki dişimizi gösterir bir sırıtma yaşadığımız durumlar ..
İşte öyle bir vaziyet aldım.
Gerçek hayatın en gerçek insanları ile mesaimi paylaşırken, iki arada bir derede eskilerden dem vurmak kadar komik bir durum yok aslında şu anda ama ille de paylaşmak istedim.

Hele bu akşam sevdiğim hele bu akşam..
Şairliğimde üstümde oturup ağlayamam,
Sevgi sadece romanlarda sıcak,
Ve bildim bileli gecelerin özentisi gözlerinedir
Sormadın halimi hiç kalbimin esrarı nedir
Çekerim aşkını ben çılgın gibi kaç senedir…….


Erkeklerin en baba sohbetlerinden biri olan askerlik mevzularına ait fotoların biri yukarıdaki resim. Arkasında şunlar yazıyordu:
“Tesadüfler temeli üzerine inşa edilen hayat binasının küçük bir köşesi bizim yaşantımız… Bu köşe sinesinde kimleri barındırmıyor ki.. İsmetler, Aliler, Basriler…. Her gün bir yığın manasızlıklarından manalar çıkarmaya çalışıyoruz kendimizce. Her an zihnimizde uğuldayan tek kelime: ASKERLİK…. 1971 – Bursa ” Diye devam ediyor..

Yazımın arasında yer verdiğim şiirler de siyah beyaz resimlerin arasında, babamın el yazısıyla küçük bir not defterine yazılmış, şairinin kim olduğunu bilmediğim şiirin dörtlükleri….


Dört mevsim bilirim alemde, dördüde esirindir.
Gönül vermek bence en güzel yemindir
Ömründe bir yol sevenlerin şarkısı bu şarkı senindir,
Sazım gibi sinem dahi bir nağme
Vur sineme mızrahın ile sinem senindir.
Saçların yaz gözlerin bahar,
Bakışlarında geçmiş güzlerden keder var….
Gelmemiş yalnızlıkların ağrısı başladı sevgilim,
Beni bu akşam yalnız bırakma ALLAH AŞKINA,
Radyoda eski seslerin saati var şimdi,
Bir nigah et kabrile sen bakma ALLAH AŞKINA
Sarı giyme, bir daha gül takma, ALLAH AŞKINA,
10/11/1974
Babam

06 Mart 2006

SOBELENDİM:)


age sobelemiş beni:) Age çayını kahvesini alıp soruları cevaplamış. Bende hemen bir üçü bir arada alıp geliyorum bi dakka...
geldim.. tamam başlıyorum....

YAŞADIĞIM 4 ŞEHİR
vallahi buna tek cevap vermekten gayet memnunum. Ankara lıyım.
Ankarada doğdum, büyüdüm, okudum, yaşadım, yaşıyorum.

TEKRAR TEKRAR İZLEYECEĞİM 4 FİLM;
Vallahi aslında bu cevap zamana bağlı. Düşünmem lazım:)

1- Şans Kapıyı Kırınca (Ferhan Şensoy ve muhteşem kadrosuyla)
2- Pretty Woman

3-Neşeli Günler (O turşular varya turşular her seferinde bana turşu aldırtıyor bu film)
4-Terminal (Tom Hanks)


EN SEVDİĞİM TV DİZİSİ VE PROĞRAMI

1-Beyaz Show
2-Zaga&televizyon makinesi
3-7 numara (TRT dizisiydi çok severdim)
4-Avrupa Yakası/ters köşe (yine TRT dizisi ama yeni bölümleri yok. Tabi kan revan yok, entrika yok dolayısıyla reyting de yok)
5-Rastlarsam 5n1k (Ntv)

Bu kadar. Dizi seyretme adetim yoktur. Asmalı konak, ikinci bahar vs. hiç birini seyretmedim. Burdan pay biçin yani:))

TATİL İÇİN GİTTİĞİM 4 YER
Çok yere gittim beğendiklerimi yazayım bari. Sıralama en beğendiğimle başlıyor bu arada.

1-Karadeniz Ayder Yaylası.
2-Kuşadası (Davutlar ve Güzelçamlı) (denizi süperdir)
3-Kemer
4-Aksu

YAPTIĞIM 4 İŞ

dizi dizi işler yapmak isterdim ama kapasite dar bu konuda.

1-Ruh Sağlığı Dispanserinde ergoterapistlik,
2-İdari Yargı mensubu.

4 YİYECEK (age böyle yazmış ama en sevdiğim galiba değilmi ben öyle yazıyorum)

1-Tarhana çorbası ve turp (yanına turşa da olabilir tabi)
2-Çiğ patlıcan limonlanmış, tuzlanmış
3-Peynir, taze biber
4-Kızartma her çeşidi.

ŞU AN OLMAK İSTEDİĞİM YER

1- EVİM
2-RESİM ATÖLYESİ
3-DENİZ KENARI
4-İSTANBUL

bende yorgunanne yi sobeledim:) hadi bakalım!!

03 Mart 2006

Bazen de hamaratım canım!!!


Benim age, sardunya, paylaşılan tatlardan neyim eksik ama dimi!!
Ama sanatkar insanım ben. Pasta yaparken de sanatımı göstermeliyim arkadaşlarım.
Tatlımızın bir adı yok. Annem 1980 li yıllarda günlerinde yapardı. Rahmetli Nurten Teyze yapmıştı ilk, pek bi beğenmiştim o yıllarda. Çeyizimle birlikte bu tarifi de getirdim annemden.

Bu arada makinem bozuk olduğu için net değil resimler bunun içinde ayrıca özür dilerim:)

Önce içindekiler kısmını vereyim.

HAMURU

1 yumurta

2 çay bardağı yoğurt

2 çay bardağı sıvıyağ

2 çay bardağı irmik

Kabartma tozu

Aldığı kadar un. (kulak memesi yumuşaklığı hikayesi yani)

ŞERBETİ

4 su bardağı şeker

3,5 su bardağı su

biraz limon suyu (kafanıza göre sıkın işte içine ben bir çorba kaşığı kadar sıkıyorum. Aslı ne kadardır bildiğimde yok açıkçası)

Efenim sonrası nasıl? gördüğünüz üzere gonca gül şeklinde. Çok şık ufak ufak tatlılar. Hamuru yuğurduktan sonra oklavayla inceltiyoruz yada açmaya çalışıyoruz. Yaklaşık 1 ytl kalınlığında bir hamur olunca bir bardak eşliğinde yuvarlaklar yapıyoruz. Daha sonra yuvarlakları resimde gördüğünüz gibi 4'e kesiyoruz. Ortasına cevizimizi yerleştiriyoruz. Katlama şeklide yine resimlerde gördüğünüz gibi. İşte yukarda yapılmışı var.

Hepsini güzelce tepsiye dizdikten sonra atıyosunuz fırına üstü pembeleşinceye kadar pişiriyorsunuz. Şelbet dökünce taşmayacak bir kaba alıyorsunuz. Güller orada beklerken siz şelbeti kaynatıyorsunuz. Pişen şelbetini soğuk güllerinizin üstüne döküp sıcak bir aşk başlatıyorsunuz. Ertesi gün yenirse daha güzel olacaktır.

Afiyet olsun efenim.

nimet