26 Şubat 2008

Neyseeeee... :))


Şimdi uzun yolda olsaydım...
Etrafta hiç ev olmasaydı...
Ucsuz bucaksız tarlalar olsaydı...
Ne ekilmiş diye merak etseydim...
Ayçiçek tarlalarının yanından geçseydim...


Geride bıraksaydım herşeyi.

Yok duygusallıkla alakalı değil:)) Bir Orhan Gencebay şarkısı dinledim az önce :))))

Çok ilginç ama dinlerken direk bu duyguları yaşatıyor:))

Dur ben bi uzun yola gideyim havasına girdim resmen:))

Neyseee... dedim sonra:))) Resimlerle teselli buldum:))

En fazla yolun karşısındaki pazara gidebilirim:)))


Ya da şöyle yapayım dur, hafta içi ve hafta sonu gezmelerimde harcadığım yol sürelerini toplayıp kara kökünü aldımıydı bir uzun yol çıkar:)))) He he:))


Nimet

20 Şubat 2008

KOMİK ESKİLER:)

Sabah işe gelirken liseden sıra arkadaşımı gördüm.
Ben arabadaydım o karşıdan karşıya geçiyordu.
Aaaaa Nuray!! diyerek heyecanla kendisine baktım.
Kendisi de bana baktı ama bu kadın bana ne bakıyor bakışıyla tabi ki : )))

Haklı aslında, o kadar çok değişiyorum ki Büyükbabam bile beni tanımıyor. Her gittiğimde kulağına, Büyükbaba ben nimettt nimetttt diye bağırıyorum. : )))

Herneyse bugün eskilerden bahsedeceğim.
Eskilerden konuşmak zevk vermeye başlamışsa durum kritik ama yok öyle durduk yere hadi ben eskilerden yazayım demiyorum. : )
Bugün mail grubumdaki trafiğin konusu buydu da o sebeple buradayım.


Küçükken “evreşe yolları dar bana bakma benim yarim var” türküsünü ablamla benim uydurduğumuzu sanırdım : ))
Bir gün TRT de bir sanatçıyı bu şarkıyı söylerken duyunca o kadar şok olmuştum ki inanamazsınız: ))
Ama ben yine de "yok bak biz uydurmamışız zaten varmış" demedim de "biz söylerken duymuşlar demek ki bak şarkımızı çalmışlar" demiştim. : ))))

Kendi kendine yaşayan, kendi dünyası olan garip bir çocuktum. Orta okuldayden birisi bana Büyükbabamın ismini sordu. Afalladım. !!! İnanılır gibi değil ama bilmiyordum. : )) İsmi hiç lazım olmamıştı o vakte kadar. O Büyükbabaydı ama : )))

Renkli Tv lerin ilk çıktığı zamanlarda Babama alması yönünde baskılar yapardık. Babam da her seferinde “duvara asılanları çıkacak o zaman alırız” derdi.
Bu arada ilahi baba ya... : ))

Neyse İnat bu ya ileri görüşlü babam almadı renkli televizyon.
Eski püskü Saba marka bir televizyonumuz vardı.
Anteni yoktu. Hayat Ağacı dizisinin başlamasına yakın eve gelirdim.
Sandalyeyi Tv nin tam karşısına yakın mesafede koyardım.
Antenin bir ucu televizyonun arkasında bir ucu benim ağzımda olurdu. : )))) Vallahi şaka değil: )))
Kapıya bağladım olmadı. Ucuna başka bisey bağladım olmadı. Baktım benimle temas halindeyken televizyon cam gibi gösteriyor. :))
Nasıl ve ne şekilde oldu bilmiyorum ama dizi boyunca hiç istifimi bozmadan kablonun bi ucu ağzımda seyrederdim. :)) Çok net gösteriyordu ama:)))))

Fakat eve bir usta gelene kadar durumun absürtlüğünü hiç düşünmemiştim. : ))
Usta niye gelmişti bilmiyorum ama benim yaşlarımda biriydi.
İçeri girip çıkıyor işini yapıyor ama hiç umrumda değil.
Ben trans halinde anten kablomla birlikte dizimi seyrederken bi ara çocuğa gözüm çalındı. Bana uzaylıymışım gibi bakıyordu : )))

Daha anlatayım mı:)))
Bence susayım:)))

Nimet

19 Şubat 2008

DÜZELÜ BE!!!

Küçükken Annemler cemre düştü diye konuşurlardı bende her seferinde apartman komşumuz Cemile Teyzenin düştüğünü zannederdim. :))

Sabah sabah sardunya dostum "bugün ilk cemre düştü" haberini verince aha! dedim:) Cemile Teyzem düşmüş yine:))

Gelsin gelsin bahar gelsin:) içime sevinç doluyor.
Bu aralar herşeye rağmen mutluyum:)
ve hatta inatla mutluyum da diyebilirim:))

Özel hayatım aşureye döndü. Karman çorman bir görüntüsü var ama tadı güzel:)))
Bi keresinde Murat 124 arabanın arka camının tümünü kaplayacak kadar büyük puntolarla yazılmış bir yazı da "DÜZELÜ BE" yazıyordu. :)))

2008 yılının başından itibaren süregelen hastalık, hastane ve ameliyat durumları umarım artık son bulur.

Yok yok canım sıkkın değil:) Tepkisiz tepkisiz yaşıyorum:)
Ediz inanılmaz gözlerle beni takipde:)) Çok garip bir ailesiniz diyor:))

Geçenlerde annem telefon etti "ben hastayım, hastanede yatıyorum. Önemli bişey değil aman kardeşlerin duymasın!" dedi. Aman Anne geleyim Ankaraya getirelim seni dedim. "hayır hayır gerek yok bozma düzenini" dedi.

Ertesi gün Ablam aradı. "Benim bebeğimin sakat olması ihtimali varmış, aldırmak zorunda kaldık. Hastanede yatıyorum, iyiyim" !! dedi.

Sevgililer günü akşamı kardeşim aradı. "abla ben düştüm hastanedeyim beni ameliyata alacaklar buraya gel ama sakın annemlere söyleme" dedi. !
"hangi hastanedesin, geliyorum"


Telefon konuşmalarının uzadığını zannetmeyin:)) bu kadar:))
Sorun-Çözüm şeklinde gelişen anlık durumlar.

Netce itibariyle "DÜZELÜ BE" !!!!

Nimetimsi

04 Şubat 2008

HİS..


Geçenlerde Ankara’da tüm semtlerin elektriği bir anda kesildi.
İçime yangın düştü. Panik oldum.
...
“-Bir yere bomba mı atıldı acaba?
-Bomba benim kızımın okulunun civarında atılmasın sakın?
-Nazanın okulunun etrafında çalışan herhangi bir arkadaşımı arayıp sorsam mı ki?
Yok yok önce Edizi arayım dur bakalım.”

Diyerek sarıldım telefona.
Fakat sonra cep telefonları da çekmeyince “aha” dedim.
Panikle karşı odaya gittim. Endişelerimi anlattım çocuklara.
“Nimet abla iki dakka da amma da senaryolar yazdın ha” deyip güldüler.

Ama benim içimin yangını gitmedi. Bişey oldu dedim. Kızıma bişey oldu.

Sonra elektrikler geldi. Herhangi bir bomba haberi de gelmedi. Demek ki hakkaten paranoyakça düşünmüşüm diyerek teselli ettim kendimi.

Akşam nazan gelince her zamanki gibi gününün nasıl geçtiğini sordum. Konuşma şu şekilde gelişti;


-bugün başıma kötü bişey geldi anne. !
-hayırdır nazan?
-okulda elektrikler kesildi. Ben o sırada tuvaletteydim. Kapıyı açamadım. Tuvalette kilitli kaldım. (gözleri doldu, tabi benimde gözlerim doldu) İmdat kurtarın beni diye bağırdım, kapılara vurdum. Güvenlikçi amca geldi. Ben senin ayaklarını görüyorum bak kapının arkasındayım, sende benim ayaklarıma bak, korkma dedi bana. Sonra elektrikler gelene kadar kapının önünde bekledi. Çok korktum anne :’(

Kızımın sıkıntısını hissettim çok ilginç. Anne olalı 7 yıl oldu ama ben hala anne olmanın nasıl bir iç sızısı olduğunu başka başka tecrübelerle öğreniyorum.

Nimet