29 Ocak 2007

Bakkal/çakkal.... ebeler/sobeler:))

Geçen akşam eve dönerken kuruyemişçiye girdim. Niyetim, Nazanım'ın "bana gelirken şeker al, hani şu ilaç gibi olanlar varya hah işte ondan" siparişini gerçekleştirmekti :))

Aldım şekerleri kasaya öderken çocuk dedi ki "abla sizin kızınız onu sevmiyor, portakallıyla değiştirin" !!!
Ana !! şaşırdım.Benim çocuğumun neyi sevdiğini benden daha bilen biri!!!

Eve kadar kaşlarım çatık düşüne düşüne yürüdüm. Hareketlerimin tahlilini yaptım uzun uzun ve anladım ki ben hala çok severek ve sevilerek büyüdüğüm mahalle hayatımı yaşıyorum . Yada içimde yaşatıyorum.

Mahallesinde ki tek kasaba, tek manava giden, her gün Mahmut Bakkaldan beslenmesine peynir alan,ramazanda pide kuyruklarında bekleyen, sanayağı kuyruklarına ve hatta kıyma kuyruklarına girmiş çocuğum ben:)

Yeni hayatımda; mahalle kavramının yitirildiği, insanların komşularından haberdar olmadığı ve yüzlerce belirsiz kişinin alışveriş yaptığı yerlerden alışveriş yapıyorum ama farkettim ki ben hala kendi yarattığım mahallemde yaşıyorum.

Şimdilerde; marketten alışveriş yapıyorum ama hep aynı marketten! Kasadaki kız Nazanı Edizi tanıyor. Zayıfladığım zaman farkediyor:) Hatırını sormayı seviyorum. Saçlarını boyattığını farkediyorum. O gün mutsuzsa veya hastaysa anlıyorum. Makineden çıkan sıkıcı "dıt dıt" okuma sesi sıcak sohbetimizle karışıp gidiyor:)

Gazinoların olduğu cadde de adım başı kuruyemişçi var ama ben hep aynı kuruyemişçiye giriyorum. Beni tanıyor! Kızımın hangi şekeri yediğini biliyor.

Nazanıma oyuncak alırken de hep aynı mağazaya giriyorum. Benim daha önce hangi oyuncağı aldığımı biliyorlar. Yeni gelen oyuncakları hemen çıkarıp yormadan seçim yapmamı sağlıyor. Değişen çalışanları farkediyorum. Yeni gelene hayırlı olsun diyorum:) İşten çıkana üzülüyorum!!!

Kestaneli pastasının hastası olduğum ve "abla yazık bu çocuğa her sabah işe gider gibi sizinle evden çıkıyor" diyerek bizimle, bizim hayatımızı paylaşan dere pastanesi çalışanlarını da seviyorum.

Kuaförüm.. Köşedeki bakkalım.. Tesisatçımız Adnan usta:) .... liste uzayıp gidiyor:)

Bir pasajın içinde köhne bir dükkanı olan kitapçım var mesela. Eski kitaplar alıyorum. Kitapçıda çalışan çocuğa "büyükbabanız nasıl oldu" diyorum çünkü bypas ameliyatı olduğunu biliyorum. Neyi okuduğumu biliyor. "İstanbul'a gittim yeni kitaplar getirdim" deyip zulasından kitap çıkarıyor:)))

Ben yarattığım mahallemde mutluyum ya :)

GELELİM EBE /SOBELERE:)))Öncelikle Annelog annemin sobesini yanıtlayayım:)) Çantamızda neler vardı sorusu:))Benim çantam küçük olur:) İçinde sadece cüzdan, cep telefonum, anahtarlarım, belki bir ruj, nazanın tokası:)) bu kadar. Sapı küçük olanları tercih ederim. Elimde taşırım çoğu zaman. Ola ki bir gün bir kapkaçcı çalmak isterse rahatça "al kardeşim" demek için:)

Sonrasında Yaz komşumun sobesine geleyim:) Daha önce bahsetmediğim 5 şey nedir?
'Bilinmesini istemediğim için bahsetmemiş olabilirim' deyip:))) bu sorudan asena kıvraklığıyla uzaklaşıyorum:))Nası ama:))Ama seninkileri zevkle okudum canım komşum benim :))
nimet

11 yorum:

cenebaz dedi ki...

1 yıl oldu bu mahalleye taşınalı ama daha o sıcaklığı mkuramadık. Oysa 13 yıl oturduğumuz eski mahallede aynı şeyleri yaşıyorduk. Eğer ben ogün meyva almışsam, eşim manava gittiğinde "yenge aldı" deyip ona meyva vermiyorlarmış. Anı şekilde şarküterideki adamcağız da o gün helva aldığımı bildiğinden akşam eşime helva vermemiş." Yenge aldı" demiş. Bunlar insana hayatı, yaşadığı yeri sevdiren detaylar. Ne güzel ki sen hala bunları yaşıyorsun.

Annelog Atölye dedi ki...

Bence de, mahalle ruhunu olabildiği kadar yaşatmak lazım. Önemli detaylar bunlar.

Yaz dedi ki...

Ahhahha şekerim asenada kimmiş? valla öyle güzel kıvırmışsın ki üstüne ne desem boş :) şaka bir yana bende senin yazılarını zevkle okuyorum diyip kaçıyorum. Öptüm :)

nimetin.blogspot.com dedi ki...

cenebaz hoşgeldin:) sende benim gibi kendi mahalleni kendin yarat:))

nimet

nimetin.blogspot.com dedi ki...

evet annelog:) yaşatmak lazım hakkaten. kötülüğünde azalacağını düşünüyorum böylelikle. eskiden mahalle bekçileri vardı birde hatırlarmısın. ne güzel korurlardı mahalleyi. neden şimdi yokki hakkaten ya!

nimet

nimetin.blogspot.com dedi ki...

yaz asenaya rakip olabilirim demek:))))
iyi para var ucunda fena da olmaz yani.

nimet

CRESCENT dedi ki...

Yok bizde böyle şeyler, Ankamall Migros'dakilerin bizi tanıması ,hatırlaması ise çok zor :))
Bakkal olarak da bir tek Mahmut Bakkalı bilirim...:)

uykucu dedi ki...

merhabalar bizdede sadece evin önündeki büfe bizi tanıyor başkada dükkan yokki şu büyük marketler her şeyi öldürdü.sizin mahallede yaşamak isterdim...

renkler dedi ki...

Canım, ben buraya yorum yaptım sanıyordum ama yapamamışım anlaşılan. Bu betaya geçince (ki geçtim mi ona da emin değilim) bir haller oldu bana. Neyse, biz de eşimle alışkanlıklarına bağlı bir çiftiz. Yani belli şeyleri belli yerlerden alır ve onlar ile sohbet de ederiz arada. İnsani ilişkiler ölmemeli değil mi? Ramazanda fırın kuyruğu da bekledik mesela... Bizim siteye yakın bir muhit var, aslında çok temiz ve derli toplu dükkanlar var, ama bizim burnu büyük siteliler meyve sebzeleri oradaki halden almak yerine Migrostan, Carrefourdan alıyorlar, muhiti beğenmiyorlar sanırım. Oysa herşey taze ve ucuz oluyro. İnsanlar ile iyi ilişkiler kurup onlara köpek muamelesi yapmazsan sana kötü malı istesen de vermiyorlar...

Ayçiçeği dedi ki...

Keşke eskiden olduğu gibi kalsaymış herşey :(
Şimdi o kadar değişti ki zaman. Çocukları bile güvenle sokağa bırakamıyor kimse. Halbuki eskiden mahallede ne güzel oynanaırdı.

sevil dedi ki...

bizim cocuklugumuz kesinlikle harikaydı eksigimiz coktu ama daha mutluyduk. seninle aynı seyi bende yaşadım kızıma cips alayım diye girdigim annemlerin bakkalındaki kız senin kız kıvır kıvır seviyor yemez aldıgından demisti vay be demistim bende benden iyi biliyor.