27 Eylül 2006

RAMAZAN

Eskiden ramazan deyince, iftarda içtiğim tarhana çorbası, yanında salata, dedem ve ben dahil, evden ayrılmayan diğer aile bireylerinin bulunduğu sofralar gelirdi aklıma.

Şimdi ramazan deyince aklımda daha çok davul var. Eyvah yine davullar başlıyor paniği içindeyim. Zira geceleri insanların normal konuşmalarının evimizin içine naklen ulaştığı Ankara'nın dar sokaklı eski semtlerinden birinde oturuyorum.

Mahalle eski olunca oturanların yüzde sekseni yaşça 60 ın üzerinde insanlar. Yaş böyle olunca bu işin tansiyonu var, başka rahatsızlıkları var o sebeple sanırım oruç tutan pek yok ki evlerde kalktık işte, alın ışığı da açtık sinyali veren de yok.
Bu duruma hırslanan davulcu amcalar bunlar uyanmadı deyip yeniden... yeniden... yeniden geçiyorlar.
 Dar sokakta yankılanan korku filmini andırır ritimsiz davul sesiyle birlikte arabaların alarmları çalmaya başlıyor. İşte benim kabusum bu noktada   başlıyor.
6 senedir Nazan uyandı uyanacak, tamam be adam bi kere geçtin daha ne geçip duruyorsun diye davul kabusu bitene kadar bekliyorum.
Uyandımıydı işim bitti. Sabaha kadar oturacağız demektir.

Yıllar önce 23 Nisan Ramazan ayına denk gelmişti. O yıllarda yabancı ülkelerden gelen çocukları evine alabilmen için ev halkının neredeyse dört dil bilmesi gerekiyordu.
Bizim apartmanda da bir tane Rus, bir tane de  Norveçli arkadaş vardı.
Pek sevgili Norveçli misafirimize ramazan ayını anlatana kadar çatlamıştık apartmanca.
Neden?
Şimdi olaya onun gözüyle bakınca çok komik bir durum çıkıyor hakkaten. Geçenin bir yarısı gümbür gümbür, dambır dambır bir davulcu geliyor.
Korku filmi gibi...
Çocuk yatağından fırlıyor. Sonra farkediyor. Ev halkı saç baş dağınık, asık suratlı, uykulu, pijamalarıyla hazırlanmış bir sofraya oturuyor. Bir haftada yedikleri kadar yemek yiyorlar. Tıka basa mideyi dolduruyorlar. Üstüne bol bol su içiyorlar ve aynı uyuşuklukla yatıyorlar.!!!

Bilmeyenin  gözüyle nasıl sizce?

Eskiyi yaşatmak güzel birşeydir de, eskiyle yaşamak ürkütücü oluyor bazen. 
Davul bazı yerde güzel, bazı yerde komik. Örneğin kayınvalidem ankaranın en işlek caddesinde oturuyor. Davulcu ordan geçerken Doc arabanın üstünde geçiyor:) Komik hakkaten. İşte o zaman eskiyi yadetmek olmuyor, eskiyle yaşamak oluyor.
Ama Anneannemlerin orada oruç ezanla açılmıyor. Top patlayınca açılıyor. İşte bu güzel.

Uzun lafın kısası davuluna rağmen ramazan güzel. Bereket var sanki. Ucunda bayram var.

nimet

6 yorum:

CRESCENT dedi ki...

Ne güzel yazmışsın, güldürdün beni...:))))

nimetin.blogspot.com dedi ki...

crescentim seni yeniden buralarda görmek ne güzel yahu:)))

nimet

renkler dedi ki...

Top sesini duymayı özledim... Hatta bizim oradan camiler de görülmüyor, iftar habercisi ışıkları da, yaa inanır mısınız ezan sesi bile duymuyorum... İyi ki televizyon var, bir o haber veriyor. Ama annem hala iftar vakti geldiğini şöyle tanımlıyor: "top patladı..." Ne topu anne? Hangi top? (demiyorum tabi:-))

KUGUU dedi ki...

Eski guzel gunler... Buarada mahalle davulculuguda mafyada bilyorsunuz. Sonuna dogru da bahsis isteme etkinliklerinde yasanacaklarvar. Hani postakutusuna resimli ilan atarlardi ben sizin davulcunuzum baskasina bahsis vermeyin diye. Yada bir verirsin ertesi gun baskasi gelir kapına:))

ps: Crescent dondun mu?

nimetin.blogspot.com dedi ki...

renkler:) evet anneannemlerde de hep top patlama muhabbeti olur. eve iftara yetişmeye çalışan ev halkı içeri girerken top patladımı diyerek girer mesela:) biz balkonda topun patlamasını beklerdik çocukken. hala patlarmı bilmiyorum. bi ara kaymakamın kızı korkmuşta yasaklamıştı devlet büyüğümüz:)) sonraki yıllar yeniden başlamıştı. falan falan...

kuguu gelen davulculara biz oruç tutmuyoruz deyip kapıyı kapatma isteğim vardır benim hep ama korkumdan diyemiyorum. daha doğrusu ediz hırsız mıdır arsızmıdır ver parasını gitsin kızdırma şunları diyor:))

nimet

Age35 dedi ki...

Bizim buralarda yasaklandıibu yıl huzurla kalkıyoruz sahurumuza.